Site icon İzdiham Dergi

12 Maddede Yeşilçam’ın Sevilen İsmi: Nubar Terziyan

Henüz ilkokula bile başlamamıştım televizyonda Nubar Terziyan’ın oynadığı filmleri seyrettiğimde. Onun yüzünü görmek  bile bana mutluluk ve güven verirdi. Tabi o zamanlar ismini bilmezdim. Sonradan öğrendim ki sadece ben değil pek çok insan ismini bilmezmiş. Pek çok sinema emektarı var Yeşilçam’da ve ne yazık ki biz onları sima olarak tanıyoruz. Fakat isimlerini bilmiyoruz. Cevat Kurtuluş, Sami Hazinses, Dinçer Çekmez, Vahi Öz, Süleyman Turan bunlardan bazıları. Tabi buraya hepsinin adını yazmak zor ama sizlere o isimlerden birinden yani Nubar Terziyan’dan bahsedebilirim.

 

  1. 1909 yılında İstanbul’da doğar Nubar Terziyan. Henüz 23 yaşındayken Şehzadebaşı’nda babasının manifaturacı dükkanında çalışmaya başlar. Sanata olan sevgisini ise tiyatroların çok olduğu Şehzebaşı’nda çalıştığı bu yıllarda kazanır.
  1. Nubar Terziyan daha sonraki yıllarda yarı amatör bir topluluk olan Gençler Temaşa Heyeti’ni kurar. Büyük zorluklarla baş etmeye çalışarak oyunlar oynamaya çalışan bu toplulukta herkesin biraz da mecburiyetten birden fazla görevi vardır. Nubar Terziyan oynadığı rollerden başka gişede bilet satar, oyunlar için gerekli izinleri alır, gerekli yazışmaları yapar. Hatta topluluk Hamlet oynamaya karar verince oyun için lazım olan kafatasını bir mezardan ödünç almak bile Nubar Terziyan’a kalır.
  1. 1939 yılında eşi Katerin Hanım ile evlenir yani kendi deyimiyle “iki baş dört ayak” olur. 1972 yılında eşini kaybettikten sonra bir daha evlenmez. Her hafta eşinin mezarını ziyaret eden Terziyan, yaşlandıkça sık gidememeye başlar. En son gittiğinde, “Yavrum, kusura bakma, fire verdim ama nasılsa toptan geleceğim, yerim senin yanın.” der.
  1. Sinemaya Atlas Film Şirketi’nin daveti üzerine Efsuncu Baba filmindeki İplikçi rolüyle başlar. Dört yüzün üzerinde filmde oynar.(İstanbul Çiçekleri, Küçük Hanımefendi, Çalıkuşu, Zeyno, Kezban Roma’da, Vahşi Gelin, Gizli Yara, Bodrum Hakimi…) Bunların çoğu küçük rollerdir ama bundan hiç şikayet etmez. “Rol ufak da olsa seyircinin gözünde büyütürüm ben.” der. Seyircisini her zaman çok seven Nubar Terziyan, bu sevgisini ve saygısını şöyle ifade eder: “Doğduğum memlekette kendimi sizlere sevdirdim, paradan ziyade sempatinizi kazandım.” der. Gerçekten de ben Nubar Terziyan’ı sevmeyen kimseye rastlamadım bugüne kadar. İnsanlar ismini bilmeseler bile sima olarak onu tanırlar ve çok severler.  Nubar Terziyan da buna karşılık hiç kötüyü oynamaz. Seyircinin onu kötü adam olarak görmesini, öyle hatırlamasını istemez.
  1. Nubar Terziyan sinemanın dışında denize de aşıktır. Denize girmeyi çok sever hatta kışın bile yüzer. Onu kışın yüzerken görenler çok şaşırır, kışın denize giriyor deli herhalde derlermiş. Nubar Terziyan ise ona şaşıranlara şaşırdığını söyler ve ekler: “Bana deli diyenler kendileri deli ki yüzlerini bile yıkamadan gözlerinin biri kapalı beni seyrediyorlar.” Denize olan tutkusu çocukluktan başlayan Terziyan, 11 yaşında gittiği Kumkapı’daki deniz hamamında az kalsın boğulacağını orada çalışan bir görevlinin onu son anda kurtardığı anlatır. “Onun sayesinde hayattayım. Fakat bugün o geçmiş senelerin ve maceraların sayesinde deniz benim en aranan dostum ve ilacım oldu.” diye anlatır denize olan tutkusunu.
  1. Nubar Terziyan mutluluğu şöyle tanımlamıştır: “Şu oturduğum kat ve öldükten sonra gömülmek için bir mezar. Bir katım var oturuyorum, gömüleceğim yeri de biliyorum. Bundan daha büyük mutluluk olur mu?”
  1. Ayhan Işık vefat ettikten sonra Nubar Terziyan bu ölümden çok etkilenir ve gazeteye ilan vermek ister. “Oğlum Ayhan, dünya fanidir. Ölüm herkese nasip ama sen ölmedin zira geride bıraktığın bizlerin ve milyonların kalbinde yaşıyorsun. Ne mutlu sana… Amcan Nubar Terziyan” şeklinde oldukça zarif bir ilan yayınlatır. Bu ilanın yayımlanmasından sonra ailesi Ayhan Işık’ın gayrimüslim olarak algılanmasından endişe ederek bir düzeltme yayımlarlar. “Önemli bir düzeltme. ‘Amcan Nubar Terziyan’ imzasıyla çıkan ilanla sevgili varlığımız Ayhan Işık’ın hiçbir ilişkisi yoktur. Görülen lüzum üzerine üzüntüyle duyururuz. Ailesi.” Ayhan Işık’ın ailesinin yayımladığı bu ilanı gören Terziyan, evde hüngür hüngür ağlamış ve daha önce yayınladığı ilanı tekzip eden başka bir ilan yayınlamak zorunda kalmıştır.
  1. Ankara Film Festivali’nde 1993 yılında aldığı Emek Ödülü hayatında aldığı tek ödüldür.
  1. 14 Ocak 1994’te vefat ettiğinde 84 yaşındaydı Nubar Terziyan. Cenaze merasimi Kumkapı Surp Asdvadzadzin Patriklik Kilisesi’nde yapıldı ve Terziyan Balıklı Ermeni Mezarlığı’ndaki aile kabrine defnedildi.
  1. Torunu Karin Alyanakziya ise dedesini bizlere şöyle anlatır: “Ekrandakinden çok farklı biriydi. Sürekli çalışırdı. Mutfağa girer yemekler pişirirdi. Semt pazarına gitmeyi, muziplikler yapmayı severdi. Pazarda insanların arkasından yaklaşır, şakalar yapardı. Çocuktum, utanırdım. Anlamazdım. Bir gün misafirliğe gidilecekti. Bir paket aldı, küçük küçük kesilmiş ciğerleri pudra şekerine buladı, lokum diye. Gerisini siz düşünün.”
  1. Bu yazıyı yazarken Nubar Terziyan’ın bizlere anılarını anlattığı “Ne İdim Ne Oldum” kitabından faydalandım. Nubar babamız; bu kitapta muzip, samimi bir üslupla ve tüm mütevazılığıyla anılarını aktarmış bizlere. İletişim Yayınları Anı Dizisi’nden yayımlanan bu kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
  1. Kendi adıma ben Nubar Terziyan’ı hep çok sevmişimdir ve hep çok seveceğim. Toprağı bol, ruhu şad olsun.

Derya Yazgıç

İZDİHAM

Exit mobile version