BirNokta Dergsi’nin 154.Sayısından Mısralar
Gördüm bir kadının kanayışını hayatın ortasında
ekmek çağıltısından
Ekmek kavgasından bir kadının
Soluşunu ve sömürülüşünü gördüm
sokağın ortasında
Sokağın ortasında gördüm bir vatan evladını
Hurda topluyordu güpegündüz orada
Gördüm sokağın ortasında simit taşıyordu halka
Gördüm çöp topluyordu çöp arabasıyla
Gördüm hıncahınç
Gördüm soluk soluğa
Fındık toplayan işçileri de gördüm
Gördüm ekmek için
Gördüm ekmek hatrına
Mustafa Nurullah Celep
(Birnokta, 154)
derhal, geceyi kolla
uzan toprağa
ölümüne kımıltısızlıkla
ölümüne susuşla
uzan toprağa
toprak, atamız
sızıları, sızım sızım sızdıkça emer
sabah yeryüzüne bakanlar çiğ düştü sanacak
yalnız bu kadarını bilecekler
ötesini… hafazanallah
Resul Tamgüç
(Birnokta, 154)
dünya dönüyor
ve ben
bir sıkımlık canımla
dönüyorum
iki adımlık dünyaya
Suavi Kemal Yazgıç
(Birnokta, 154)
Adresler biriktirdik azık niyetine
Sığamaz olduk kabardıkça heybemiz
Ağırdık; tutulduk zamansız kalp kanserine.
Ulaş Konuk
(Birnokta, 154)
Ben suları böyle sevdim hep durgun
Kıskındım akanı hep akanı
Coşkun mu coşkun.
Durup dinlediler.
Gönlümü kırka böldüler.
Metin Erol
(Birnokta, 154)
Babam işte dağlarla konuşan adam
Bir daha söz sürmedi diline
Hakime derdini anlatamadı diye
Ağır yaralarını kendi onardı kimseye göstermeden
Bir iğne bir iplikle dikti dudaklarını
Sabrı ondan öğrendim en çok annemden sonra
….
Bildim ki en büyük ihtilal ruhumuzu istila eden
Karabasanlara karşı olanıydı onu da öğrendim
Özcan Ünlü
(Birnokta, 154)
hangi kuytuyu sevdiniz en son
var mı aranızda eğersiz at binicisi
cebinizde kaç tane anahtar mevcut
kaç tane dünya çilesi
Tuncay Günaydın
(Birnokta, 154)
sukutun çarmıhına gerilmiş taşlar
masalar üstünde sarhoşluğun bakiyesi
Sustuğu için dudakları çatlamış nar
Mehmet Baş
(Birnokta, 154)
vaktin varsa hadi seninle güneşin ve ölmezliğin
tadına bakalım… ezel ebed leylâkların unutulmuş
serin kokusuna… yağmurların ilk kez
yağmur oluşuna koşalım…
C.Hüseyin Düz
(Birnokta, 154)
Fatma Şengil Süzer
İZDİHAM