Efe Murat, Yeni Bir Koltuğun Döşemelerini Sökerim
yeni bir koltuğun döşemelerini sökerim
karartmak için odayı; lambanın ağzının
etrafında dolaştırdım parmağamı; suyunu
çekti dil defalarca: geldiniz ama ben seni bekledim!
kurulmuşluğum iyice dinlendirdi beni
yalnız geldiniz ama ben sizi bekledim!
ben, döşemenin üstündeki bir sökük gibi.
koltuğumu kapının önüne sürdüğümde
içindeki demir yay fırladı dışarı;
ince bir sökük tenimde; çekyat endişesiyle
tüm bekleyişlerim benim, andırır yeni bir mobilyayı.
içeri bakmak için dışarı çıkmak zorunda kaldım
içeri bakmak için dışarı çıkmak zorunda kaldım
kırılmış bir sandığın birbirine sarılmış kanatları
tam tutturulmuş yerlerinden ayrılmışmış; o yüzden
ağlarmış tahtanın haçlaşmış uçlarına basan çocuk.
binaların görkemiyle duykemisi karışmış birbirine
yalnayak tahtanın haçlaşmış uçlarına bakan çocuk
bilmeden sürüklemiş kendini bir deltanın ağzına.
dökülecekken tam denize; açmış havada bir pencere
dağılmış tüm haçlaşmış parçaları oluşturulmuş bir sandığa.
bizse tüm bu olanlardan habersiz; her sandığı elimize
alışımızda, içindeki görülmez aynayı anlamaya çalıştığımızda
veremeyiz bir türlü kendimize anlam. “içeri bakmak için dışarı
çıkmak zorunda kaldım.” deriz ve çıkarız daha da dışarıya.
Efe Murat
İZDİHAM