10 Mart 2016

Turgenyev, İlk Aşk

ile izdihamdergi

Rus ve Dünya Edebiyatı’nın en önemli isimlerinden biri olma özelliğini Avrupa ve Rusya arasındaki bağları sağlamlaştırmak için çaba göstererek elde ettiği iddia edilir Turgenyev’in. Oysa, bana kalırsa o, Avrupalı olmaktan yana olduğu kadar, her daim bir ‘Rus’ oldu. Asla kendinden taviz vermedi diyemeyiz belki, ama şunu bilmek gerekli: Turgenyev Avrupa ve Rus sentezinin en can alıcı örneklerini kaleme almıştır. İşte bu örneklerden biri de ‘dolaylı yönden’ de olsa: “İlk Aşk”tır…

“İlk Aşk”ın konusu isminden de anlaşıldığı üzere “Aşk”. Tabii aşk anlayışının umutsuz bir bağlılık ve acınası duyguların yansıması olarak yorumlanması söz konusu. Bunun nedeni, belki anlatıda sözü edilen kişinin ilk aşkını yaşaması ve davranışlarını umarsıca kendinden yaşça büyük birine göre ayarlama çabası, belki de aşkın doğası, kim bilir! Fakat bunlardan öte, yani aşk bütününden öte, genç yaşta kendinden büyük birine âşık olan birinin, aşkının en yakınındaki insanlardan biri tarafından farkında olmaksızın paramparça edilmesi okuyucunun içini burkan. Aşkı yaşayan bir insanın gözünün hiçbir şeyi görmemesi ve kendinden geçmesi; huzursuzluğunun sevgisiyle bütünleşip onu rahatsız etmesi de garip bir etki bırakıyor okuyucunun içine. Basit bir aşk masalından çok, umutsuz -belki de umutlu (!)- ve karamsar olan bir bekleyişin boşa çıkmasını anlatmış Turgenyev. Ama bu, boş sonuçların bile aşkı köreltip köreltemediği hakkında bir cevap verebiliyor mu dersiniz! Orasını bilemiyorum… Çünkü bunun için aşkı tatmış olmak gerekiyor.

Fazla anlatılabilecek ya da üstüne gidilebilecek noktalar yok kitapta. Çünkü kitabı dilediğinizce yorumlayabiliyorsunuz. Öznellik sınırlarının hiçbir ucu kapalı değil neredeyse. Turgenyev gibi büyük bir ustanın yazmış olduğu bu kitabı okumamanız, aşkın sokaklarına farklı yollar çizememeniz demek olur ya da çıkmaz bir sokağa girdiğinizde intihar edememeniz…

Bağlılık mıdır aşkın temeli! Yoksa pembe düşler midir! Belki de delicesine bir tutkudur! Peki ya kan bağınızın olduğu bir başkası ya da olmadığı herhangi biri sevdiğiniz kişinin içine işlerse… sonuç ne olur! Bu soruların cevapları… “İlk Aşk” onları kesinlikle göstermiyor! O ünlem bir anıştırmanın işareti değil, gerçekten göstermiyor cevapları. Çünkü Turgenyev, yazdığı satırların ‘gerçek’ ya da ‘tek gerçek’ olduğunu iddia etmiyor. Sadece, sizin düşüncelerinizde aşka dair bir iz bırakıyor yeri geldiğinde kullanılmak üzere. Eğer yeri gelirse, eğer siz aşkı tadabilirseniz, eğer buna Tanrı dediğiniz “şey” izin verirse, eğer buna kader dediğiniz koşullu yaşamınız izin verirse… vs. vs.

Aşkı hissedebilmek için, aşkı yaşamak gerekmiyor neyse ki. O nedenle üzerine milyonlarca cümle tüketilmiş üç harfli o sözcüğü, yani “Aşk”ı beklemek yerine şimdi yaşamayı deneyin! Buna izin verilmezse ‘yeryüzünün küçük Tanrıları’ tarafından, tiksinin onlardan ve sarılın yaratılmış olanlara. Göreceksiniz ki, onlar ‘gerçek’ten hiç de farklı değil…

Ey kısa ömürlü fırtınalar, gönülden gönüle çağlayan sesler, tertemiz bağlantılar, duygulu, düş dolu ruhlar… ilk sevginin, ilk aşkın benliği saran sevinci! Siz nerdesiniz, neredesiniz!

Düşle Edebiyat Dergisi
İzdiham