Adolf Hitler, Kavgam
İnsanlar çoğu zaman ortak bir davanın peşinde oldukları halde, bir birlik haline gelip,davaya dört elle sarılmazlar. Büyük çaplı her türlü hareket,ancak uzun zamandan beri insanların kalplerinde var olan bir temenninin,o kalplerde sükut içinde uyuyan ateşli bir arzunun tesbit edilip,fiile çıkarılmasıdır.Asırlar boyunca,insanlar belirli bir davanın sonuçlanmasını arzu ederler,tahammül edilemez devamlı bir durumdan acı çekerler fakat,kendileri için kutsal olan arzunun gerçekleşmesi için yardımcı olmazlar.Böyle sıkıntı içinde bulunup,acı çeken ve bu duruma bir hal çaresi bulmak için gereken harekete girişmek cesaretini gösteremeyen milletlere ancak aciz adı verilir.
Bir milletin hayati kuvvetini ve bu kuvvet tarafından garanti altına alınan hayat hakkını,günün birinde,Tanrı’nın yardımıyla, yapılması gereken işi başarabilecek yeteneğe sahip bir kimse çıkarsa,bundan daha iyi ve kutsal bir rastlantı olamaz.
Büyük boyutlu bu meselenin bir kısmında,binlerce insanın bu davaları halletmek için kendilerini dava adamı yapmaları ve bir çok insanın da bu davaları halletmesi için dünyaya getirildiğini sanması mümkündür ve olabilir. Bazen Tanrı’nın aynı zaman içinde, bir davanın çözümlenmesi için çeşitli insanlar ortaya çıkardığı ve son zaferi, kuvvetlerin serbest hareket içinde bulunduğu sırada en kuvvetliye, en çok layık olana kazandırdığı ve böylece o kimseye davayı halletme görevini verdiği de görülmüştür.
Yüzyıllar boyunca, dini yaşantılarından memnun olmayanlar, dinlerinin şeklini değiştirmek istemişlerdi. Bu manevi hareketin sonucu olarak toplulukların içinden, fikir ve bilgileri itibarıyla bu dini buhrana iyi bir reçete yazmaya aday olduklarına inanan, yeni bir görüşün peygamberleri veya hiç olmazsa, var olan inanışın karşısında olan bir kaç insan çıkmıştır.
Bu işte de Tanrı, en kuvvetliyi, en büyük görevi yerine getirmekle yükümlü kılmıştır. Kritik nokta buradadır. Diğer insanlar, Tanrı’nın yardımına sahip olan böyle bir kimseye çok geç teslim olurlar. Hatta bir çok kimse, kendini en az onun kadar hak sahibi zanneder ve davayı halletmede kendini onun kadar yetkili ve becerikli kabul eder. Günümüzdeki insanlar ise, büyük davaları ancak büyük liderlerin halletme gücünde olduklarını ve kendilerinin bu kimseye yardımcı olabileceklerini anlamayacak kadar acizdirler.
Bundan dolayı, hemen hemen her devirde değişik kimseler tarih sahnesine çıkar, birbirlerine benzeyen bir takım hareketler meydana getirirler. Bu durum karşısında halk açık bir temenni göstermekten uzak kalır. Halkta davaların tamamıyla ilgili bir fikir vardır. Fakat, halk, ideal ve temennilerin özü hakkında açık ve net bir fikir oluşturmaktan mahrumdur.
Bu işte korkunç olan taraf, iki ayrı kimsenin aynı amaca doğru tamamen farklı yollardan ve birbirlerinden habersiz olarak ulaşmayan çalışmalarıdır.Bu gibi kimseler, şahsi görevlerine karşı en temiz bir imanla ve canlı bir şekilde,diğer kimseleri dikkate almadan, kendi yollarında yürümeyi zorunlu hissederler.
Çok açıktır ki, çeşitli yollar üzerinde dağılan bu kuvvetler tek bir kuvvet halinde bir noktada birleşecek olursa başarı ihtimali çok daha çabuk ve kaçınılmazdır. Fakat bugüne kadar yapılanlar böyle olmamıştır.
Tanrı kesin bir mantıkla ve kesin olarak hareket eder. Çeşitli kümeleri birbiriyle rekabet etmede serbest bırakır, onların zafer uğrunda mücadele etmelerine izin verir. Fakat en sonunda, kısa ve emin yolu seçmiş olan, hareketi amacına ulaştırır.
Adolf Hitler
İZDİHAM