Carlas Latuff ile Röportaj Yaptık
Güven Adıgüzel’in, Dünyaca ünlü devrimci karikatürist, ‘LATUFF’ ile yaptığı röportaj.
FİLİSTİNLİLERİN BİR DOSTU OLARAK HATIRLANMAK İSTERİM HER ZAMAN
Rio de Janeiro`nun varoşlarında büyümüş bir çocuk olarak, karikatür sanatına nasıl merak sardığınla başlayalım istersen?
Çocukluğumu‘Hanna-Barbera’gibi çizgi film serilerini izleyerek ve ‘’dost hayalet Casper’ı izleyerek geçirdim. 1970’li yıllardı ve gerçekten de o zamanın en güçlü etki yaratan aktiviteleri bunlardı. Böyle başladı.
Rio’da yaşıyorsun, şehrine gelmiştim. İlginç bir şehir Rio, ama Copacabana plajları, Cristo Redentor heykeli, Karnaval ve Maracana stadı dışında da bir hayat var orda. O hayattan biraz bahseder misin bize Carlos, yani turistlerin göremediği o ‘öteki’ hayattan?
Copacabana gibi turistik yerlerden çok uzakta olan ‘Sao Cristovao’ varoşlarında yaşadım. Rio de Janeiro daha çok insanların hayatta kalmak için çok daha ağır şartlarda çalışmak zorunda kaldığı, tıka basa dolu otobüslere binilen ve vahşetle yaşamayı gerektiren hatta polisin acımasızlığına karşı bile ayrıca mücadele verilmesi gerekilen bir şehirdir.
Anlıyorum, peki bu futbol-tutku şehrinde senin futbolla aran nasıldı?
Ülkemin bir futbol cenneti biliyorum ama açıkçası futbola pek ısınamadım ben.
Çizdiklerinden çoğunlukla ticari bir karşılık beklemiyorsun. ‘İdeolojiyi asla parayla takas etmem’ şeklinde bir açıklaman da vardı hatırladığım kadarıyla, parayı hayatından çıkarma eğiliminde misin?
Bunu hiç kimse yapamaz. Taksitlerimi sol eğilimli ticari yayınlara karikatürlerimi satarak kazandığım paradan ödüyorum. Ki buralarda çalışmaktan da gurur duyuyorum. Bununla beraber özellikle internette yayınladığım çalışmalar daha çok aktivizm ile alakalı işler zaten.
Aslında senin ismin bize pek yabancı sayılmaz Carlos. Ülkemizde günlük bir gazetede(Milat) düzenli olarak karikatürlerin yayımlanıyor, ayrıca haftalık bir derginin(Leman) misafir çizer kadrosundasın. Nedir bu mevzular?
Evet, Milat Gazetesini biliyorum, orda çıkan işlerimi de. Ancak Leman dergisinde kadrolu çalışmak sözü bana biraz yabancı geldi çünkü benim eserlerimden çok az şey yayınlıyorlar. Ayrıca epey bir zamandır da onlarla ilgili hiçbir şey duymadım.
Türk karikatürcülerle aran nasıl peki genel olarak? İrtibatın ne düzeyde onlarla?
Geçen sene Türkiye’yi gezmek için bir fırsatım oldu. Filistin Halkıyla Dayanışma Derneğinden aldığım davet neticesinde gerçekleştirdiğim bu ziyaretin benim açımdan güzelliği sadece karikatüristlerle değil aktivistlerle de görüşme fırsatı bulmamdı.
Karikatürlerin çok sert ve eleştirel bir dile sahip, bundan rahatsızlık duyanlar da var haliyle. Siyonist çevrelerden ve İsrailli gruplardan defalarca ölüm tehditleri aldığın biliniyor. Kendi kendine ‘Carlos sakin olmalısın’ dediğin oluyor mu hiç?
Hayır, ben sadece yapmam gerekeni yaparım. Şu anda sadece Siyonistlerden değil, Mısır ve Bahreyn taraflarından benimle aynı fikri paylaşmayan twitter kullanıcılarından ve karikatüristlerden de tehditler alıyorum. Ama inanın hiç biri umrumda bile değil!
İran`da düzenlenen Uluslararası Holokost Karikatür yarışmasında ikinci olmuştun ama ödül almanı sağlayan eserinden dolayı bugün hâlâ Holokost`u inkâr etmekle suçlanman hakkında neler söyleyeceksin? Seni zorla anti-semitizm çizgisine çekmeye çalışan bu kadar aptalla nasıl başa çıkıyorsun?
Yaptığım karikatür Nazi toplama kampı askeri üniforması giymiş bir Filistinliydi, yani ben Holocaustu inkar etmedim, sadece bu konuda bir güncelleme yaptığım söylenebilir. Anti-semitizm hakkındaki iddialar İsrail’e karşı yapılacak eleştirilerin sesini kısmak için yapılmış standard bir prosedürdür zaten. Bunu hepimiz biliyoruz
Dünyanın öteki ucundan Ortadoğu’ya bakan bir sanatçı olarak, İran’ın nükleer programını oradan net bir şekilde görebiliyor musun? İran’a uygulanan yaptırımlara nasıl bakıyorsun?
İran defalarca nükleer programının enerji amaçlı olduğunu deklare etti zaten. Ama itiraf etmeliyim ki İran nükleer silahlara sahip olabilseydi buna sevinirdim. İsrail’in nükleer silah sahibi olduğu bir Ortadoğu’da çok daha iyi bir denge oluştururdu bu.
Filistinli çizer Naci el-Ali, bizim için direnişinin kalesiydi. 1987 yılında Londra’da şehit oldu. Naci el-Ali için neler söylemek istersin?
Benim için bitmek tükenmek bilmeyen bir ilham kaynağı olmakla beraber aynı zamanda dünyadaki diğer direnişçilerden biridir.
Peki, bir sanatçı sosyal ve siyasal sorumluluk üstlenmek zorunda mıdır sence? Sanatın varlık sebebinden gelen böyle bir zorunluluğu olduğu kanaatini taşıyor musun?
Sanatçılar toplumda yalnız değiller, aynı sorumlulukları paylaşıyorlar. Bundan dolayı sanatlarıyla değişime katkıda bulunmak zorundalar.
Sarayburnu’nda Mavi Marmara gemisini -insanlık adına- karşılamaya geldiğin için teşekkür ederiz öncelikle. Mavi-Marmara gemisi sende ne gibi duygular uyandırdı?
Beni gerçekten de etkileyen olay dokuz Türk vatandaşının eli kanlı ve tüm insani duygulardan yoksun İsrail komandoları tarafından öldürülmesiydi. Ve Erdoğan o anda diplomatik bağları kesme anlamında herhangi bir hamle yapmamıştı. Açıkçası bu utanç verici bir durumdu.
Ülkenin İsrail’le çok iyi (ticari-politik) ilişkileri var. Anti-İsrail çizgin ve muhalif tutumun nedeniyle herhangi bir sıkıntı yaşıyor musun?
Hayır, bu anlamda burada herhangi bir sorun yaşadığımı söyleyemem.
Ortadoğu’da zulüm gören Müslümanlara çizgilerinle destek veriyorsun. Arap coğrafyası ilgi alanında. Son aylarda yaşanan Arap devrimlerini nasıl karşıladın?
Benim görüşüme göre 2011 aynı 1968 Arap dünyası gibi. Arap devrimleri çok etkileyici. Güney Amerika’da bile bizler bu denli etkileyici ve bir o kadar da çarpıcı olaylara şahit olmadık.
New York Times, Guardian veya Washington Post’tan teklif gelse oralarda da çizer misin?
Müdahale edilmeksizin şu anda yaptığım karikatürlerin aynısını yapabilseydim ve yine internette paylaşabilseydim evet. Ancak tabiî ki asla buna müsaade etmezlerdi.
Brezilya dışında bu kadar tanınmak bir karikatürcü için nasıl bir duygu?
Karikatürlerimin dünyanın birçok yerindeki protestocular tarafından kullanılmasından ötürü çok mutluyum tabi ki.
Danimarkalı karikatüristler, İslam Peygamberine karşı yaptıkları açık saldırılarının özgürlük kapsamında değerlendirilmesini istemişlerdi. Carlos’un bu meslektaşlarına bir diyeceği var mıdır?
Muhammed(s.a.v) karikatürleri özgür düşünce tarzı şeklinde asla kabul edilemez. Onlar daha çok İslam düşmanlığı ve Müslüman karşıtlığı ile alakalıydı.
Poşulu Che gibi bir fenomenle dünyanın ilgisini Filistin üzerine çektin. Çizerken, poşu ve Che imgelerinin etki alanın bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştin sanırım?
Karikatürlerimin insanları bu denli etkilemesi inanın beni bile şaşırtıyor
Çizgilerinin çok sert olduğunu kabul etsek de, şiirsel bir arka plan da bulmak mümkün aslında. Müzik, sinema ve şiirle aran nasıl?
Birçok kaynaktan etkilendim diyebilirim. Tabi şiirden çok fazla etkilendim diyemem zaten şiir de okumam. Sinemadan ise kesinlikle çok etkilendim.
En büyük hayalin nedir Carlos?
Karikatürlerimi aktivist insanlara miras olarak bırakmak isterdim doğrusu.
Başka bir dünya mümkün mü?
İnanın bu yalnızca bize bağlı.
Bağımsız, tek başına, zulme karşı hep dik durmuş, delikanlı bir adamsın, biz seni öyle bildik. ‘Devrimci karikatürist’ olarak hatırlanmaktan başka bir dileğin var mı? Dünya’ya son sözünü söylendin mi?
Henüz değil, sanırım son sözümü söylemem için ölüme daha fazla yaklaşmam gerekecek. Ama evet Filistinlilerin bir dostu olarak hatırlanmak isterim her zaman.
Eyvallah Carlos, röportaj için teşekkür ederiz. Ayrıca bu şiir mevzusunu tekrar bir düşün derim ben yine de.
İlginizden ötürü ben teşekkür ediyorum, peki.
Röportajın şarkısıdır; http://www.youtube.com/watch?v=StgWPLJoCbk
Güven ADIGÜZEL
İzdiham