3 Mayıs 2016

Zümrüt Karabudak, Dağlıların Öfkesi

ile izdiham

Ah ruhumun yenilgi bilmeyen çağıltısı
Söylemiştim kalleşlik her an ensemizdedir
Kıldan ince kılıçtan keskin penceremizde
Hürriyeti zehirle tattık hançeremizde
Baldıranı baldan ayırt ettik, ölmedik

Bu gün hangi taraftan uyandımsa dünyaya
O yanımla buz tuttum o yanımla çözüldüm
O yanımla haykırdım bu canhıraş narayı
Bir hışımla can verdim bir hışımla dirildim
Vesikasız düşleri kayda geçtim inceden

Yoksulluk şiltesine bağdaş kurup oturdum
Mavi ya da yeşil, kartım olmadı hiç
Ekmek bulamadımsa dertlerimi yoğurdum
Dört yıllık üniversite övünç sayılmayana dek
Rövanşa kalmayalım seninle hiçbir zaman

Karanlıkla sözleşip karalar giyinerek
At sırtında koşarken bir gece görülmüşsem
Bu ‘’Yalnız Efe’’likten vazgeçiş dönemidir
Partizan olma vakti bize mi geldi dersin
Muhalif göğsümüzde bu künyenin işi ne

Modern din adamları aşka cevaz vermiyor
Halk kendi kendini infaz etti dün akşam
Belki de Promete Adem’di bilemedik
Sur sanarak yerlere kapandığımız ezgi
Doların borsalarda piyona çalışıdır

Esaret çemberinde ölür sevdiklerimiz
Tırnaklı kadınların sonsuz cehenneminde
Ceket yakalarını siper yapıp geceye
Elleri ceplerinde titreyen bu adamın
Toprakla nikahını kıymak bize mi düştü

Unutma bu demleri, uyurken vurulduk biz
İpekten hasıra geçiş dönemidir bu
Kösüreli sözlerim birer başkaldırıştır
Kuluncuma inen yumruğa öfke duymam
Yumruğun öfkeyle sıkılmış olmasından

Ben yeminler ettim arşı sallamak için
Sen gemiyi terk eden farelere su verme
Bir tüfenk patlamasa bir bıçak parlayacak
Ciğerlerimden seni sökmek için mi bilmem
Sen çağıldamazsan ülkem hep ağlayacak

Ey ruhumun yenilgi bilmeyen çağıltısı
Dokunaklı cümleler kuramadık seninle
Hüzne gark olan kuşlar su içti mi çehrenden
Uçmaya mecalleri kalmamış gibidirler
Kanat çırpamazlarsa donarak ölecekler

Durulma hiç bir zaman, şarkımızı mırıldan
Unutma mevsimlerin nakaratıdır bahar
Ey ruhumun yenilgi bilmeyen çağıltısı
Umudun işaret parmağı gibi keskin
Dişliler arasında el eleyiz seninle

Zümrüt Karabudak

İZDİHAM