Turgut Uyar, Söylenir ve Yarım Kalır
Söylenir ve yarım kalır
bütün aşklar yeryüzünde
bir kaktüs bol sudan nasıl
nasıl çürürse, öyle
En sevdiğim temmuzdu aylardan
hazirana benzediği için biraz
biraz da kendiliğinden
belki de müşteriye iyi davranan
efendi bir bakkal kimliğinde
Nasıl mutlu oldum iki yaz
nasıl mutlu oldum kardeşler
Salkımsöğüt bir, ben iki
bir üçüncü var mıydı bilmiyorum
Üçüncü vardı elbet
bir yaban ördeğinin sevincini taşıran
bir sonbahar gibi köpüren
Temmuza benzese de
öyle oldum ki anlatamam
Sıcak yaz
solgun bir coğrafya gibi belleğimde
şapkalar, çiçekler, eski elbiseler
geçmişi olan eski elbiseler
denizden çıkan bir ışık
unutulmuş bakımsız arka bahçeler
öyle oldum ki anlatamam
Her mevsimde sonbaharı taşlayan
bir çocuk nasıl olursa, öyle
Belki de bitip tükenmeyen
bir fetih döneminde
atlar nasıl kişnerse
yani durgun bir suyun
erguvandan aldığı renkle
gidip geldim caddelerde
Fatih nerdeydi, Samatya nerde
nerden gidilirdi Üsküdar’a
düşünüp durdum günlerce
Anlatamam ormanların ettiğini
nasıl dayandım o mutluluğa
tükenmez bir ışık olan mutluluğa
deniz ve ışık olan
karmakarışık bir mutluluğa
nasıl..
Şimdi bir şarap gibiyim
coğrafyasız
eskimeye bırakılmış fıçısında.
Turgut Uyar
İZDİHAM
sokaklardan geçiyorum buğusunda bir akşamın.seyrindeyim gölgelerdeki avuntunun.henüz faili meçhüller işkenceler sona ermedi henüz köleliğe karşı özgür düşünce şarkısı.insanlara güvenin doruğa çıktığı özgür tinler.bir şekilcilik adına yürütülen düşmanlıklar.karmaşık ilişkiler ağnın ortasında hayata çağrılıyorum son tren tarafından.yolcular bana yabancı yol belirsiz bir şafağa çıkıyor.umutlanıyorum burjuvadaki düzeni görüp.nazım hikmeti düşünüyorum kitaplara isteksizce bakıp.zehirlenme korkusuyla bütün iddialarımdan soyundum ve çürümüş toplumun anlaşımaz istekleriyle yüzleştim.hangi mısra sağaltır umudu.umut silahların gölgesindeyse.başıboş hayatın ortasında kimseye ulaşamıyacağın umursamazlıkla kahve köşelerinde geçen hayatımı düşündüm.herşeyi eksik bir tanımlamayla yaşamışım.rüzgarın esmediği denizin dalgalanmadığı bir yalnızlığın tek kişilik yolcusu.sisler iniyor sonrasında çaresiz gözlerle şaşkınlık içinde bizi çevreleyen alaca karanlıık ve her zamana benzeyen insanlık tarihi.