Fesih Vural, Hayata Tutunma Halleri
kimi zaman öndedir bir adım, koca hayattan
yolu bile olmayabilir gidilecek
memleketi de yoktur
küçük kalmanın ya da büyük olmanın
oysa herkesin vatanı kendi kuyruğu üstünde
farkında bile olmayabilir
ama kuyruk acısı hep sırtında
ömür denen yolların kesiştiği kavşaklarda
bilek güreşine tutuşur kutsal kitaplarda ayetler
yüzlerini tırnak işaretiyle kazıyıp parmaklarını kemirirken
kırmızı noktalar, sayfaların teninde kan lekesi değil
birer dünya, kâğıdın boynunda asılı
hayat bütün oyunlara bir sıfır mağlup başlar
ve hep yalanlar uydurur ağıtlar
babasını mezarda bırakan çocuklara
bu çelişkinin dilini savunur tarih
bütün katmanlarından gizleyerek gerçeği
bir kâhine sorgulayıp gözlerini
siyaha yıkarak anlatır zifiri geceler
sesini büyütür dilin en dip kuyularında
ıslanırken yürek, hangi yağmurda kalır gözlerimiz
sabahın suskun dilinde yorgun
gecenin teninde kimsesiz bir duygu
yalnız başına ağlamanın beyaz gülüşü
gölgedeki kimsizliğin adı
toprağın bir damla yağmuru beklediği gibi
avuçlarına dokunup, yanmak, küllerinden
/
oysa aşk, bir serçenin kanadında doğmalı
ve ancak bir serçenin dilinde ölmeli
hasretle, umutla büyümeli sokağımızdaki öyküler
hayatın her haline tutunarak
sessizliğin dilinde birer eski gölge
sınırları ateşle çizilen
topraklara yüzünü sürmeli
elleri, acıdan besteler çaldığı akşamlardan kalma
kasvetli şarkıların sarı nefesinde hayat,
var ile yok arasında bir yerde
ya da peşinde koştuğun
belki de her durakta sabırsızlıkla beklediğin
ama elleri yağmur yüklü bir baharın
özgür yüzünde açmalı
Fesih Vural, Akatalpa
İZDİHAM