22 Nisan 2017

Melike Kılıç, Yakınma

ile izdiham

Çok kavi sınanıyoruz
Açılır kapanır, dağılır toplanır, gider gelir sedyelere kuşlar karışınca.
Beyaz odalardan yeşilliğe özenmenin mahcubiyeti
Senin olmayan hayretini hatırlatıyor bana
Yarım kalışını, şaşırma lüksünün elinden alınışını
Ki sen deyince apayrı bir utanışa açılıyor pencere;
Kuşlar sustu.
Sensiz yalnız kalan herkesi bir başına bıraktın
Bir başka bahçe gösterdin onlara
Taptaze bir yitiriş
Üç renk gösterdin: biri mürdüm eriği
Biterse de haberleri olmayacak savaşlar gösterdin.
Her yenilgimi sana yoruyorum, sana olmuyor mu?

Avcumda ne siyeh bir sitare, ne kararmış bir kalp
Birkaç günün kalıntısı birkaç hüzme ve takatsizliğim.
İnat etmeye takatsizliğim kin tutmaya,
Biraz tahammül bıraktıysam senin için kenarda
Yine zararı kâra döndüren makinelere inanmadığımdan,
Ekranlara sığdıramadığım parlaklıklar yakaladığımdan akşamüstleri ve anlararası.
Sonra yüzümüze bakıp solgun soluk, yeryüzümüze.
Sen bu soluğa bir kuvvet, solukluğa çiçekler getirdin ekmek yetiştirdik
Kat kat yükselen her şeyi ve kendimi boşverdim, sen yapamadın mı?

Sen yokken olmayan her şeyi abartıyor
Yok çıkarıyorum saksılarda yaprakları
Yokluğu bilen tek benmişim gibi, birer kapı açıyorum.
Gelenleri tasvire yetmiyor sesim,
Adımı söyleseler seni hatırlıyorum, sana olmuyor mu?

 

Melike Kılıç

İZDİHAM