Esra Köse, Penceresiz Kaldım Anne
Penceresiz bir hastane odasında, havasız, nefessiz, ağrılar ve çırpınışlar eşliğinde bekliyorum. Elini tutuyorum, karşılığı yok. Yüzüne bakıyorum, gözlerinin taa içine bakıyorum, karşılığı yok. Sesi yok. Hırıltısı var yalnızca..
Annemin sesini duymayalı uzun zaman oldu. Annem sigarayı bizden daha çok seviyormuş ki, sesini bizden aldı ona verdi.
Kanseri dizine yatırdı; sıcacık döşeğimiz, sığınağımız olan dizinden bizi çekti attı. Öfkeliyim, bizi yalnız bıraktığı için öfkeliyim. Anneler sağlıklı kalmak ve ölmemek için elinden geleni ve hatta daha fazlasını yapmalıdır. Benim annemin, daha fazla yaptığı tek şey, sigara içmekti. Daha çok içmek. Geçen gün gördüm: arabanın arkasında “Anamın duası , babamın gölgesi yeter” yazıyordu. Öylece durdum karşısında. Gören arabayı çalacağım sanır. Dikkatli dikkatli bakıyorum. Oysa ben düşünüyorum, anne duası, baba gölgesi nasıldır acaba. Hiçbir şey olmasa da bana bunlar yeter diyene, yeten ne? Bilmiyorum ki. Bana yetecek hiçbir şey yok. Annem öksürüyor. O da öyle sağlıklı birinin öksürmesi gibi değil. Hırıltının arasında belli belirsiz bir inilti gibi. Balgam birikmiş.
Burada bazı doktorlar kibarlık olsun diye balgam yerine mukoza diyorlar. Her halükarda iğrenç bir kelime. İlk başlarda kelimeyi duyduğumda dahi midem bulanıyordu, sonraları alıştım. Narin bedenim nelere alışmadı ki.. Cımbız alıp, annemin ağzını açıyorum, balgamını/mukozasını temizliyorum. Gelecek planı yaparken, insanın listesinde yer almayacak bir madde, yaşaması sürpriz:
Annemin ağzını açıp daha rahat nefes alsın diye cımbızla balgamını temizliyorum. Başının altına bir yastık daha koyuyorum. Bezini değiştiriyorum. Şişede su bitmiş, suyunu tazeliyorum. Dua ediyorum: iyileşemez, iyileşsin diye değil de ağrısı sızısı olmasın, sigarayı bıraktı, kanseri bıraksın, beni bırakmasın diye.. Umut, bizi terk etmeyecek tek duygudur; çıkışsız yerlerde günlerce aç susuz beklese de, o son ana kadar bir ışık arar insan..
Arıyorum.
Odada pencere bile yok.
Esra Köse
İZDİHAM