İsmail Özcan, Bana Adını Bağışla, Benimki Çığırından Çıktı
yaktığım ateşi rüzgara adayarak başladım hata yapmaya
geçmişin içinden geçerek yarını geçmiş oldum anladım
kendimden geçmiş oldum bilmem nereye bilmem hangi gümrük antlaşmasına dayanarak
yağmuru kaçırıp gökkuşağına şemsiye açmak kadar ahmakça ve ahmak
ah! bak nasıl da harıl harıl çalışıyor
hiç çalışmadığım yerden kastediyor vaktime gece
kafamda tasarladığım rüyalara dalarak unuttuğum yüzler
ya sanrı bu ya da bir göz yumma anında çıkılan kaçak kat
bir fotoğrafı tam otuz yedi yerinden terkettim
hâlâ oradaysam bana kendimi hatırlat
Sarılmalardan arta kalan hüzünlerimi yalnızlara satarak sağladım geçimimi
şubatı ilkbahara dahil etmeye çalışarak
karışarak faili olduğuma ikna edildiğim suçlara
beni kendi halime bırak
öğrendim nasıl yüzülür karada
bir kulaç daha attım yine çıkmaz sokak
nasıl yaşanılır bilen yok
hayatı hor kullanma kılavuzu sıkıştırmış kapılara faili meçhuller
herkes kendinin eseri, herkes kendine esir
bir intihar komandosuna neyse mesleğini sevdiren
biliyorum, büyüdükçe küçülen şehirlerde öğrendim insanın kaç bucak olduğunu
adını doğduğu köyde unutmuş simitçi çocuğun adı olmak geçti aklımdan
geçmiş oldum içimde hissetmekle mükellef olduğum şark acılardan
yusuf olmayı bekleyerek geçiyor ömür
kuyudan çıkmanın başka yolunu bilmiyorum
gözlerimi açıyorum kararıyor her yer
dünyanın kiri görünecek sanıyorum ne zaman çıkarsam elimi cebimden
irtifa kaybediyorum, üstelik yerdeyken
tam yaşamaya alışıyorum, dünya yeniden başlıyor dönmeye
İsmail Özcan
İZDİHAM