Dergiler Yaşasın ki Edebiyat Yaşasın
Şiir geleneğimizde mısra-ı berceste diye bir kavram var. Bir şiiri göze çarpan, akılda kalan beyit, mısra ya da dizesiyle anıyoruz. Bu gelenek divan edebiyatımızdan günümüze kadar devam ediyor. Pek çok şair berceste mısra ve beyitleri bir güldestede topladı. Abdülhak Şinasi Hisar’ın “Aşk İmiş Her Ne Var Âlemde”, Vasfi Mahir Kocatürk’ün “Divan Şiirinde Meşhur Beyitler” ve İlhan Berk’in “Beyit Mısra Antolojisi” kitapları ilk akla gelenler. Edebiyat Ortamı gibi bazı yıllıklarda da bu gelenek devam etti.
Ayrıca, bazen iyi bir dizeye bir hikâye, deneme, günlük ve hatta söyleşide de rastlayabiliyoruz. Ece Ayhan, bu yüzden Sait Faik’in hikâyelerini “sıkı şiir” olarak tanımlamıştı. Ruşen Eşref’in söyleşileri de öyledir. Abdülhak Hamid Tarhan da “Bence hep şi’rdir bu meşcereler..” derken şiirin bambaşka yerlerde de boy verebileceğini bize hatırlatıyordu. Bu sebeple İzdiham, berceste geleneğine bir boyut daha katarak düz yazılardaki “dizeleri” de bu seçkiye eklemeye karar verdi.
Elbette ki güldesteler şiirin/ metnin geneli hakkında sağlıklı bir bilgi vermez ama okura hem çağdaş Türk şiiri hem de dergilerin tercih ve yönelimleri hakkında genel bir fikir verir. Serbest ve anlatımcı şiirin yaygın hale gelmesiyle dizeden çok belli bir bölümü almak daha doğru hale geldi. Ancak, dizeye değil anlatıma (tahkiye) yaslanan şiirlerde belli bir bölüm seçildiğinde bütünden kopan bölümün etkisini kaybedip solgunlaşmaya başladığı da aşikâr. Bu düşünceyle bütünden ayrıldığında etkisini yitiren dizelere güldestede yer vermemeyi daha doğru bulduk.
İzdiham olarak temennimiz bu köklü geleneğin devam etmesidir. Seçilecek dize ve bölümlerle okurun şiirin bütününe, şaire ve elbet dergilere yönelmesini umut ediyoruz. Dergiler yaşasın ki edebiyat yaşasın.
Atakan Yavuz
İZDİHAM