Serdar Aydın, Bergen: Acının Çığlığında Filizlenen Ses
‘’Bergen’de karanlık da demirbaşlardan biriydi! Ne geceyle , ne gölgeyle bağlantılıydı, yine de neredeyse her yerdeydi, yağan yağmurla dolu bu solgun karanlık… Bu durumda nesnelerle olaylar aşırı yoğunlaşıyordu, çünkü güneş havayı ve içindeki her şeyi açıyordu: Stoletorget’in önünde bir baba arabanın bagajına öteberi koyarken anne, çocuklarını arka koltuğa yerleştirip öne oturuyor, emniyet kemerini göğsünün üzerinden geçirip kilitliyordu, bunu bir güneş parlarken, hava açmışken izlemek vardı, ki o zaman tüm hareketler uçucu görünüyor, oluştuğu anda yitip gidiyordu; bir de o aileyi yağmurda, solgun karanlığın içinde izlemek vardı, o zaman hareketler kurşun gibi ağırlaşıyor, ana sıkışıp kalan kişiler sanki heykelleşiyordu ve sonra bir bakmışsınız çekip gitmişler. Basamakların yanındaki çöp kutularını bir güneşte görmek vardı, orada değillerdi neredeyse, bir de yağmurun karanlığında görmek vardı, bambaşka bir şeydi bu, o zaman parlak gümüş sütunlar gibi dikiliyorlardı, bazıları çok görkemliydi, bazıları daha üzgün, yıkkın görünüyordu, ama o sırada, o anda hepsi oradaydı. Evet, Bergen. Birbirine geçmiş çeşit çeşit evlerin cephelerinden sızan olağanüstü güç. Yokuşu çıkıp ayaklarınızın dibinde bunu görmek baş döndürücü bir mutluluktu.’’ (1) sözleriyle bir fotoğraf gibi belleğimizde yansıyan Bergen, Belgin’in ruhunda ne bırakmıştı? O şehirden Belgin’e bir mutluluk yansımamıştı, renkler de onun ruhunda karşılık bulmamıştı. Belli ki gökyüzü ve yağmurlar da onda sevinç çığlığına dönmemişti. Belgin; bir şehrin adını alarak, o şehrin en onulmazını, en yıkkın yanını da almış gibiydi. Şüphesiz bilemezdi. Kendi hayatı da bir şehrin varlığı gibi rüzgarda yalpalayacaktı ve her an renk değiştirecekti. Fakat hiçbir zaman mutluluğu çağrıştırmayan, git gide karanlığın en koyu tonuna dönecek bir renkti, Belgin’in o şehirden aldığı miras.
Asıl adı Belgin Sarılmışer, Norveç’in Bergen kentine dair gazetede gördüğü bir haber üzerine, bu kenti kendine sahne adı yapacaktı. Fakat asıl hikaye burada başlamıyordu. Bergen’e daha çok uzun bir yol varken, Akdeniz’de başlayacaktı asıl hikaye. Öncesi vardı. Belgin, 15 Temmuz 1959’da, Mersin’de doğmuş. (2) Annesi ebe, babası boyacı. Çocuk yaşlarda babasını kaybetmiş. Yine küçük yaşlarda annesiyle birlikte Ankara’ya göç etmişler. 1966 yılında ilkokula başlar ve mezun olur olmaz soluğu konservatuvarda alır. (3) Müziğe de aynı dönemlerde mandolin çalmaya başlayarak adım atar. Konservatuvarda ise piyano çalmaya başlar. Fakat maddi sıkıntılar yüzünden iki yıl okuduktan sonra konservatuvarı yarım bırakır. Ardından yaşını büyüterek PTT’de işe girer. Aynı dönemde, daha 18 yaşına gelmeden Yalçın adında birine aşık olur. Yalçın, Belgin’in ilk aşkıdır. Fakat, acının ve şiddetin ilk büyük yarasını da Yalçın bırakır onda. Kimseye söyleyemese de Yalçın ona tecavüz eder. Sonrasında ayrılırlar. Belgin bunun travmasını kolay kolay atlatamaz. Uzun süre etkisinden çıkamadan hayatına devam etmeye çalışır. 1977 yılında bir gece (4) Ankara’da, arkadaşlarıyla eğlenmeye gittiği Feyman isimli gece kulübünde ilk kez şarkı söyler. Arkadaşlarının ısrarı üzerine, kendisine uzatılan mikrofona Orhan Gencebay’ın, Batsın Bu Dünya eserini mırıldanır. Mekanın sahibi İlhan Feyman tarafından beğenilen bu ses, aynı gece kulübünde sahne almaya başlayarak müzik hayatına adım atmış olur.
1978 yılında ise Bergen’in hayatını baştan sonuna kadar değiştirecek olan Halis (Serbest) girer yaşantısına. Çok uzun zaman geçmeden aynı yılın Kasım ayında Halis ile evlenirler. Fakat düzmece bir evliliktir bu. Halis, sahte bir organizasyonla Bergen’e nikah kıyar. Öte yandan Halis, başka bir kadınla evlidir ve aynı zamanda üç çocuğu vardır. Bergen, bunu öğrenince büyük bir yıkım yaşar. Fakat, Halis bir şekilde onu ikna eder. Bergen, Halis’e olan aşkını bir türlü bitiremez. 1979 yılında çalkantılı bir şekilde devam eden bu ilişkiye öte yandan şiddet dahil olur. Bergen, neredeyse devamlı Halis’in dayaklarına maruz kalır. Fakat, her ikisi de birbirinden kopmaz. 1979’da sahne aldığı bir mekanda yangın çıkar ama kim tarafından çıkarıldığı bilinmez. Halis şüphelidir ama hiçbir zaman bu yangın olayını kabul etmez. Diğer yandan, Halis bu sürede eşinden boşanır. Bergen ile çalkantılı giden ilişkileri hiçbir zaman bitmez ve 9 Ocak 1982 tarihinde, bu kez sahiden evlenirler. Yine de bu evlilik hiçbir şeyin çözümü olmayacaktır. Halis ile devamlı tartışacak, şiddete maruz kalacak ama bir şekilde ikisi de birbirinden kopmayacaktır. Nitekim o melun olay 31 Ekim 1982 tarihinde gerçekleşir. İzmir Alsancak’taki New York Gece kulübünde, Halis tarafından tutulan bir saldırgan, elindeki kezzap dolu kovayı Bergen’in yüzüne boşaltır. Ardından Ege Üniversite Hastanesine kaldırılan Bergen, 45 gün boyunca tedavi altına alınır. İki gözü de kör olur. Bir dizi estetik ameliyattan sonra tek gözü tekrar görme yetisini kazanır fakat diğer gözü hiçbir zaman göremeyecektir. Halis bu olaydan 13 yıl 11 ay hüküm giymesine rağmen cezaevinde çok da kalmaz.
Bergen, Halis cezaevindeyken onunla görüşür, mektuplaşmaya başlar. Kasım 1985’te Halis’i affeder. Öncesinde 29 Mart 1985’te ilk kez assolist olarak (Star Müzikhol) İstanbul’da sahne alır. Bergen, kezzap olayından sonra hastaneden taburcu olur olmaz ilk albümü Şikayetim Var kasetini hazırlamaya başlar. Bu süreçte Halis de cezaevinden tahliye olur. Tekrar görüşmeye başlarlar. Fakat değişen bir şey yoktur. İlişkileri hep çalkantılıdır. Ancak Bergen, müzik yaşantısına hızlıca devam etmektedir. 1986 yılında hayatı boyunca anılacak olduğu Acıların Kadını albümünü çıkarır. Albüm o yılın rekor satışlarındandır. Sezen Aksu’nun albümünden daha fazla satarak 1987’de ‘’Albümü En Çok Satan Arabesk Kadın Sanatçı’’ unvanına yine aynı yılın Haziran ayında ‘’Yılın Arabesk Kadın Sanatçısı’’ unvanını ekler. (5) Acıların Kadını albümünün hemen ardından aynı yıl, aynı isimli, kendi hayatından izler taşıyan tek filmini de çeker. Bergen, kendini çok kısa bir sürede şöhretin tam ortasında bulur. Albümler, filmler, ödüller ve sahne çalışmalarının ortasında Halis ile ilişkisi devam eder. Fakat başına gelecek olan olaylar henüz bitmemiştir.
1987 Ağustos’unda, Adana’da Lunapark Gazinosunda sahne alıyorken gazinonun fotoğrafçısı tarafından altı yerinden bıçaklanır. Bütün gözler Halis’in üzerindeyken, bıçaklayan kişi gazetelere ‘meşhur olmak istediğini ve bu yüzden yaptığını’ söyler. Öte yandan kanlar içerisindeki beyaz elbisesiyle Bergen, gazetelerin birinci sayfalarında tekrar bir şiddet olayıyla boy gösterir. Halis ise Bergen’in hayatında tekrar baş köşeye oturur. 1988 sonlarında Bergen sahne hayatına son verdiğini açıklar ve Halis ile mutluluk pozları verdikleri kısa bir dönem yaşarlar. Nitekim çok uzun sürmeyecek olan bu dönemin ardından 20 Nisan 1989’da boşanırlar ve Bergen, kendi hayatına tekrar başlamak üzere sahnelere döner. 1989 yılında Yıllar Affetmez albümünü yayınlar ve bu albümün tanıtımı için Anadolu Turnesine çıkar. 13 Ağustos 1989 akşamı Kayseri Fuarında sahne alır. Program çıkışında taksiyle evine dönerken Pozantı’da, bir dinlenme tesisinde mola verirler. Halis de oradadır. Tartışırlar. Büyük bir tartışma yaşanır hem de. Fakat bu aralarındaki son tartışmadır. Halis, belinden silahını çıkarır ve altı el ateş ederek Bergen’i orada öldürür. Halis, aynı gece Bergen’in annesine de üç el ateş eder. Bergen, oracıkta ölür. Cenazesine ise bir avuç insan katılır. Annesi ise yaşar ama nasıl?
*****
Bergen, popüler kültürde her daim kadına şiddetin temsili olmuştur. Ne zaman bir kadın öldürülse veya şiddete uğrasa akla ilk gelen isim Bergen olur. Hayatı boyunca hiç Bergen dinlemeyen bile onu kendine sığınak yapar veya onun üzerine bir şeyler yazar. Yani Bergen’in hayatı, acıları ve maruz kaldığı şiddet, sanatının, şarkılarının önünde yer almıştır. Bergen, birçok sessiz kalan kadının çığlığıydı ve temsiliydi aynı zamanda. Şarkıları, yaşadıklarının gölgesinde kalmıştı. Nitekim bu durum 80’lerin müzik piyasasında ticari bir hal de almıştı. Dönemin bazı isimleri Bergen’in sesindeki kusurları görmezden gelerek, yaşadıklarını ticari bir forma dönüştürüp para kazanmanın yolunu aramışlardır. Başarılı da olmuştur bu durum. Öte yandan arabeskte kadın temsili de görmezden gelinmiştir. Hem sanatçılar hem de dinleyiciler açısından. Halbuki, arabeskin kadın solistleri en az erkek solistleri kadar yetkindir. Kadın dinleyiciler, Bergen başta olmak üzere birçok farklı kadın arabesk sanatçısı üzerinden kendi hayatlarının dramlarını dindirmeye çalışmıştır. 70’li yıllarda Esengül ile başlayan bu süreç, 80’li yıllarda Bergen ile daha da dramatik bir şekilde devam etmiştir. Çünkü Bergen’in hayatı, özellikle kezzap olayından sonra gündemden hiç düşmemiştir. Yani bir anlamda kendini hiç saklamamıştır. Saklamaya çalışsa da şöhret ve yaşantısı buna izin vermemiştir.
Onun yaşadıkları birçok farklı kadının yaşadığıyla benzerdi. Aradaki fark, çoğu kadının çığlığı duyulmaz iken Bergen’in en küçük bir mırıldanmasının bile yetmesiydi. Acı, onun bedeninde kendi mevcudiyetini tescil ediyor gibiydi. Birçok farklı kadın, bir anlamda Bergen’in bedeninde, ruhunda, yaşantısında hissettiklerine şarkılar aracılığıyla ortak oluyordu. Arabeskin kadın dinleyicisi Bergen ile ilk kez kendi hayatı üzerine düşünmeye başlamıştır denilebilir. En azından, bütünüyle böyle olmasa da kısmi olarak birçok farklı arabesk kadın dinleyici Bergen üzerinden bazı sorgulamalara girmiştir. Burada Bergen’in temsili bir anlamda bireysellikten toplumsallığa geçişin de temsilidir. Bu her ne kadar eylemler/dernekler üzerinden karşılık bulmasa da, Bergen aracılığıyla birçok farklı kadın kendi içinde ortak şeyleri düşünmeye başlamıştır. Bu durum, o kadınların kendi hayatlarında bazı şeyleri değiştirmeye başlamasının da ilk adımıydı. Sonrasında benzer sonlara kurban giden birçok kadın olsa da bazı kadınların kendini koruma içgüdüsü geliştirdiklerini de inkar etmemeli. Yani Bergen’in temsili, tahmin ettiğimizden daha geniş bir alanda etki göstermiş olabilir. Her ne kadar bu temsile dair bir araştırma veya tez yazılmamış olsa da bunun üzerine ciddi boyutlarda araştırma yapılması gerektiğini söylemeli. Yani, kadına şiddet konusu Bergen olmadan, Bergen’in temsili anlaşılmadan çözüm aranabilecek bir vaka değildir.
*****
Öncelikle, bize bugün Bergen’den kalan sadece hayatı değildir. Geride bıraktığı eserler de onun temsilidir. Bergen, bu kısacık yaşantısında 11 albüme imza atar. Bu albümlerin hepsi 7 yıllık kısa bir zaman diliminde kaydedilir. Bu 11 albümün 8’i kendisi hayattayken yayınlanmış albümler olup kalan 3’ü de öldükten sonra piyasaya verilmiş ama daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış şarkılardan oluşan albümlerdir. Bu albümler sırasıyla; Şikayetim Var (1982) (7), Kardeşiz Kader (1983), İnsan Severse (1985), Acıların Kadını (1986), Onu da Yak Tanrım (1987), Sevgimin Bedeli (1988), İstemiyorum (1988), Yıllar Affetmez (1989) Bergen hayattayken yayınlanmışken; Giden gençliğim (1990), Garibin Çilesi Mezarda Biter (1990), Son Ağlayışım (1991) ölümünden sonra yayınlanmıştır.
Şikayetim Var (1982)
Şikayetim Var kaseti Bergen’in ilk stüdyo albümüdür. Uzelli firmasından 1015 katalog numarasıyla yayınlanan bu albümde toplamda 11 şarkı yer alır. (8) Albüm, Bergen’in ilk çalışması olması münasebetiyle biraz acemiliklerin ve kusurların olduğu bir toplamdır. Bir anlamda aceleye gelmiş bir albümde denilebilir Şikayetim Var için. Kasetteki şarkılar, o dönem birçok farklı sanatçı tarafından yorumlanmış değişik eserlerin bir araya gelmesiyle oluşturulmuştur. Bunlar; Şikayetim Var, Alma Mazlumun Ahını, Aşkımız Bir Roman, Aşk Kitabı, Bana Neler Vadettin, Zaman Kötü, Bulamazsın, Maziyi Unutma, Falcı, Yalancı Dostlar, Dert Yağmuru şarkılarıdır. Albümde, Bergen’in klasik denilebilecek bir şarkısı yokken, daha çok meraklı arabesk müptelaları tarafından bilinen bir toplam olarak kayıtlara geçmiştir. Üstüne üstlük Bergen’in bazı şarkılardaki vokalinin de oldukça zayıf kaldığını belirtmeli.
Kardeşiz Kader (1983)
Bergen, ilk albümünden 1 yıl sonra Kardeşiz Kader isimli bu albümünü Yaşar Kekeva Plakçılık etiketiyle yayınlar. Oldukça oylumlu bir kaset olan Kardeşiz Kader’de toplamda 12 şarkı yer alırken, bu eserlerin bir kısmı yine daha önce bazı sanatçılar tarafından yorumlanmıştır. Kardeşiz Kader, Bergen’in ilk albümüne göre görece daha bir çalışma olsa da, bütün olarak arabesk için pek yeterli bir toplam değildir. Fakat, söylem olarak Bergen’in kendi hayatına karşılık gelen bazı şarkıların seçilmesi, dönemin arabesk anlayışına oldukça uygundur. Albümdeki şarkılar ise; 4’ü Bülent Özşeker’e (Söz – Müzik) ait olan Yalan Dünya, Bir Ümit Ver, İçimdeki His, Sana Doyamıyorum eserlerinin yanında Şakir Askan, Burhan Bayar ortaklığının ürünü olan ve daha önce İbrahim Tatlıses tarafından söylenen, Sevdalandım Ve Benim Hayatım eserlerinin dışında yer alan diğer şarkılar ise; Kördüğüm ve Hapishane (Söz – Müzik: Salih Budakoğlu), Kardeşiz Kader (Söz: Hüseyin Tosun, Müzik: Yaşar Okyay), Ağlamak İçin mi Geldik (Söz: Halit Çelikoğlu, Müzik: Yaşar Okyay), Ellerin mi Oldun (Söz: Bülent Özşeker, Müzik: Cengiz Özşeker), Yalancı Seni (Söz – Müzik: Cengiz Özşeker) şeklindedir.
Bergen’in daha çok yorumculuğu ile ön plana çıkmaya çalıştığı bu albümün söylem ve müzikal olarak dönemin bütün o karanlığını yansıttığı söylenebilir. Hemen her şarkıda duyumsanan o ‘çaresizlik ve suçlayan’ söylemler albümü arabesk müptelaları için klasik mertebesine çıkarmasa dahi en azından bazı dönemler hatırlanacak bir toplam haline getirir. Öte yandan İçimdeki His şarkısındaki ‘’İçimde bir his var öleceğim diye’’ söylemi, Bergen’in o kendine has gırtlağıyla birleşince, sanki kısa bir zaman sonra başına gelecek olan şeyi hissetmiştir denilebilir. Son olarak albüm için şunu da söylemeli ki; 80’lerin söylem olarak en hard toplamlarından biridir. Kaset, dinleyici nezdinde her ne kadar büyük bir karşılık bulmasa da, arabesk üzerine bir ansiklopedi yazılsa, ilk maddelerin biri olacak kadar dönemin ruhunu yansıtır. Sadece albümde yer alan şarkıların isimleri bile bazı şeyleri anlatmak için yeterlidir. Söz gelimi; Ağlamak İçin mi Geldik, Yalan Dünya, Bir Ümit Ver, Benim Hayatım gibi eserler albümü söylem olarak belirli bir çizginin üzerinde tutar. Sanki bütün suçlamalar aynı yöne dönmüş ve bütün insanlık o yönün altında mutsuzdur. Bergen’de kendi mutsuzluğunu bu şarkıların arkasına gizlemiştir.
İnsan Severse (1985)
İnsan Severse albümü, Bergen’in asıl kendi sesini bulmaya çalıştığı ve vokalini ortaya çıkarmaya başladığı bir toplamdır. Toplamda 12 şarkının yer aldığı bu albüme Uğur & Burhan Bayar kardeşlerin damga vurduğu söylenebilir. 8 şarkının bestesi Bayar kardeşlere ait olduğu düşünülürse durum daha net anlaşılır. Fakat albümde yine daha önce İbrahim Tatlıses tarafından okunan şarkıların da yer aldığını eklemeli. Yani Bergen, albümün bir yanını tekrar yorum ile oluşturmuştur. Albümde yer alan eserler ise; bestesi Burhan Bayar ait olan 3 şarkıdan başlamak gerekirse, bunlar; Mavi Mavi (Söz: Yılmaz Tatlıses – Burhan Bayar), Sevmek (Söz: Tahir Paker) ve Sebep (Söz: Hamza Dekeli) (9) eserleriyken, Uğur Bayar’a ait olan besteler ise; Bu Son Olsun, Tövbe (Sözler: Uğur Bayar ), İnsan Severse, Bırakın Gitsin (Sözler: Levent Pektaş), Suçlu (Söz: Hamza Dekeli) şeklinde sıralanabilir. Albümdeki diğer şarkılar ise; Elin Neyine Gerek (Söz: Salih Korkmaz, Müzik: Suat Sayın), Sen Değil misin (Söz – Müzik: Hamza Dekeli), Geceler (Söz: Şakir Askan, Müzik: Mustafa Sayan), Kader Diyemezsin (Söz: Kemal Yarbaykoç, Müzik : Ali İhsan Kısaç) şeklindedir.
Albümün söylem , vokal ve müzikal olarak ön plana çıkan şarkısı ise Geceler’dir. ‘’Akşam olup gün batınca ufkumda / Yalnızlıkla büyür gider çileler / Tek kalmışsam kimse yoksa masamda / Zindan olur kahır olur verem eder geceler’’ sözleriyle açılan şarkı, Bergen’in sesinden müptelaların kalbine doğru akan gözyaşlarının ve yalnızlığın tercümesi gibidir.
Acıların Kadını (1986)
Asıl Bergen efsanesinin başladığı ve her bir eserin klasik olduğu albüm de 1986 yılında gelir. Acıların Kadını albümü, bugün Bergen denilince akla ilk gelen şarkıların yer aldığı, kendi sesinin bütün inceliklerini kullandığı ve müptelalarını yarattığı toplamdır. Albüm, oldukça oylumlu bir çalışmadır. Toplamda 14 şarkının yer aldığı kasette, yine Uğur & Burhan Bayar kardeşlerin damga vurduğunu söylemeli. Albüme adını veren Acıların Kadını (Söz: Levent Bektaş, Müzik: Uğur Bayar) şarkısı, aynı yıl Emrah Tarafından Acıların Çocuğu adıyla yorumlanmış olmasına rağmen, Bergen’in sesinde kendi anlamını bulduğunu belirtmeli. Albümdeki diğer şarkılar ise; Malatyalı İbrahim’in en gözde eseri olan Eller Aldı (10), Sevgilim Ol (Söz – Müzik: Burhan Bayar), Şoför (Söz – Müzik: Selahattin Sarıkaya), Gülümse Biraz (Söz: N. Oğuzeroğlu – Tahir Paker, Müzik: Burhan Bayar), Dertli Dertli (Söz: Gönül Şen, Müzik: Burhan Bayar), Kararsız Sevgili (Söz – Müzik: Özcan Ertok), Olmaz Olsun (Söz: Levent Bektaş, Müzik: Uğur Bayar), Zor Geliyor (Söz: Yılmaz Uzun, Müzik: Uğur Bayar), Biçare (Söz – Müzik: Ali Tekintüre), Neden Dönmesin (Söz: Ali Tekintüre, Müzik: Özcan Ertok), Benim İçin Üzülme (Söz – Müzik: Ali Tekintüre), Sen Affetsen Ben Affetmem (Söz: Ali Tekintüre, Müzik: Burhan Bayar), Kul Duası (Söz: Ali Tekintüre, Müzik: Cengiz Tekin) şeklindedir.
Şüphesiz albümün en unutulmaz dört şarkısı; Eller Aldı, Sen Affetsen, Benim İçin Üzülme ve Kul Duası eserleridir. Bergen’i arabesk müptelaları için ölümsüz kılan bu şarkılar, diğer yandan arabeskin söylem ve müzikal olarak da en güzide eserleridir. Kul Duası şarkısında yer alan ‘’Kabul et Tanrım kul duası bu / İçin için yanan kul yarası bu / Ömrümün perişan olmasın sonu / Beni aşka köle eden / Yüreğinde şeytan yatan / Kökü (zalim) Kullarından koru Allah’ım’’ sözleri Bergen’in kendi hayatı adına bir dilek gibi de dinlenebilecekken, öte yandan Benim İçin Üzülme şarkısındaki ‘’Sevgim yaşamaz hiç / Bir ömür harap oldu / Ağlamak bana düşer’’ dizelerine eklemlenen, Sen Affetsen şarkısındaki ‘’Tanrım kötü kullarını / Bütün zalim olanları sen affetsen ben affetmem’’ dizelerle birlikte albüm, arabesk müptelalarının vazgeçilmezleri arasına girer. Keza, Bergen’de bu albüm ile kendi müzikal yolculuğunun zirvesine ulaşır.
Onu da Yak Tanrım (1987)
Bergen’in, Acıların Kadını albümüyle yakaladığı ivme, bu albümle büyüyerek devam eder. Onu da Yak Tanrım çalışması, Bergen’in müzikal yolculuğundaki en özgün işlerden biridir. Özer Şenay ve Cengiz Tekin gibi iki büyük ustanın yönetmenliğini yaptığı albümde toplamda 12 şarkı yer alırken; bu eserler, Bergen’in önceki albümlerine kıyasla hem söylem hem de vokal olarak daha doyurucudur. Yine bazı şarkıların tekrar yorumlandığı albümdeki birçok eser ilk kez Bergen tarafından dinleyiciye sunulmuştur. Bu şarkılar; Cenneti Dünyada Gördüm (Söz: Engin Kafkas, Müzik : Özer Şenay), Gitmem (Söz – Müzik: Selahattin Cesur), Onu da Yak Tanrım (Söz: Şakir Askan, Müzik : Özer Şenay), Aşk Biter Dostluk Bitmez (Söz – Müzik: Selami Şahin), Yarim Seni Unutamam (Söz: Fatma Onur, Müzik: Selami Şahin), Helal Olsun (Söz: Cahit Askan, Müzik: Yılmaz Tatlıses), Kurtar Yarap (Söz: Hamza Dekeli, Müzik: Mehmet Aslan), Seveceksen Gel (Söz: Orhan İlkbahar, Müzik: Selami Şahin), Gecelerden Sor Beni (Söz – Müzik: Cengiz Tekin), Şoförüme Kavuştum (Söz – Müzik: Selahattin Sarıkaya), Gücenme Sevgilim (Söz: Ali Tekintüre, Müzik: Cengiz Tekin), Öpmek Geldi İçimden (Söz: Hüseyin Atmacaoğlu, Müzik : Burhan Bayar) şeklinde sıralanabilir.
Bu şarkılar arasından öne çıkan eserler ise; Cenneti Dünyada Gördüm, Onu da Yak Tanrım ve Kurtar Yarap şarkılarıdır. Özellikle Kurtar Yarap eserindeki ‘’Bu biçare kulunu, aşkı hiçe sayanlardan hasret ile yakanlardan, merhametsiz olanlardan, çektiğim bu azaplardan, düştüğüm bu tuzaklardan, kurtar yarap’’ sözleri, arabeskin terminolojik özeti gibidir. Üstüne Bergen’in o zifiri yorumu ve müziğin dramatik sunumu da eklenince, şarkı bir anda arabesk müptelalarının ‘kabesi’ olur. Öte yandan Onu da Yak Tanrım şarkısında yer alan ‘’Ben nasıl çektiysem ona da çektir / Ben gibi onu da canından bezdir / Öğrensin sevmenin bedeli nedir’’ dizeleri, arabeskin en büyük ‘bedduası’ olmaya adaydır.
Sevgimin Bedeli (1988)
Bu kaset, Bergen’in 6.stüdyo albümüdür. Peş peşe yayınladığı kasetlerde, kendi adını çokça duyuran Bergen, vokal olarak iyice olgunlaşmıştır. Öte yandan Acıların Kadını albümüyle başlayan, arabeskin önde gelen müzisyenleriyle çalışma süreci aynı hızda devam eder. Nitekim bu albümün müzik yönetmenleri de Selami Şahin ve Cengiz Tekin gibi arabeske bambaşka anlamlar veren, kendi ekollerini yaratan isimlerdir. Sevgimin Bedeli, dönemin ‘iyi iş yapan’ bazı şarkılarının da içinde olduğu, vokal ağırlıklı bir albümdür. Toplamda 14 esere yer verilen bu kasette; aynı yıllarda Müslüm Gürses tarafından yorumlanan Talihsizler (Söz: Halit Çelikoğlu, Müzik: Atilla Alpsakarya), İbrahim Tatlıses’in sesinden sevilen Canım Dediklerim (Söz: Ali Tekintüre, Müzik: Yavuz Taner) ve Orhan Gencebay’ın klasik bir arabesk şarkısı olan Çilekeş (Söz – Müzik: Orhan Gencebay) gibi üst düzey denilebilecek eserlerin de repertuvara alınmasıyla, Bergen iyice sesini tescillemiştir. Bunların dışında albümde yer alan eserler ise; Nerde Trak Orda Bırak (Söz: Ülkü Aker, Müzik: Selami Şahin), Sevgimin Bedeli, Dayanamıyorum Artık, Gel Gel (Söz – Müzik: Selami Şahin), Geceler (Söz – Müzik: Gürkan Peker), Anlatacak Dil Kalmadı (Söz – Müzik: Vedat Yıldırımbora), Küskünüm (Söz – Müzik: Seyfi Doğanay), Elimde Fotoğrafın (Söz – Müzik: Ruşen Yılmaz), Sen Güzelsin Arkadaşım (Söz: Kamil Başaran, Müzik: Cengiz Tekin), Nesin Gönlüm (Söz – Müzik: Yusuf Kaya), Seni Seven Ölmez ki (Söz – Müzik: Selahattin Sarıkaya) şeklinde sıralanabilirken, albüm bu eserlerle birlikte yayınlandığı yılın en kaliteli arabesk kasetlerinden biri olur.
Albümün en akılda kalıcı, hatta ‘hit’ olan ve neredeyse bütün Bergen dinleyicilerinin ezbere bildiği şarkısı da Elimde Fotoğrafın’dır. ‘’İnan aşk nedir bilmiyordum / Senle tanıdım bu duyguyu / Sevgi gibi kutsal kelime / Yalnız senle düştü dilime / Ölmek yetmez senin uğruna / Sense hala anlayamadım’’ sözleriyle arabesk müptelalarının dilinde marş haline dönmüş olan bu şarkı aynı zamanda, 80’li yılların en büyük arabesk üretimlerinden biridir.
İstemiyorum (1988)
Bergen için 1988 yılı oldukça verimli geçer. Aynı yıl içerisinde 2 albüm yayınlar. Bir anlamda şarkılarıyla hayata tutunmaya çalışır yani. Bir yandan konser ve sahne çalışmalarına devam ederken, özel hayatının da o çalkantılı günlerini, stüdyolarda şarkı söyleyerek unutmak ister gibidir. Nitekim çok zor şarkıları, bir anda, hızlıca okumuş gibi hissettirdiği İstemiyorum albümü, Bergen diskografisinin kusursuz toplamlarındandır. Tabii, yine usta isimlerle çalışmasının payı yüksektir bu başarıda. Özer Şenay ve Selami Şahin’in müzik yönetmenliğini üstlendiği bu albümde 10 şarkı yer alır. Her biri, Bergen’in vokaliyle kusursuzlaşan bu şarkılar; Kul Feryadı (Söz: Halit Çelikoğlu, Müzik: Hayri Şahin), Ayrılık Aşkımın Çilesi (Söz: Halit Çelikoğlu, Müzik : Nihat Fırat), Sensin Sen (Söz: Cemil Duyar, Müzik: Selami Şahin), İstemiyorum (Söz: Hamza Dekeli, Müzik: Özer Şenay), Zehirledin Beni (Söz – Müzik: Sait Ergenç), Bitirdin Beni (Söz: Faysal Çiftçi, Müzik: Selami Şahin), Nasıl Aşık Olmam Sana (Söz: Cahit Askan, Müzik: Bayram Şenpınar), Sen Yanarsın Ben Yanayım (Söz: Cemal Işıkhan, Müzik: Bayram Şenpınar), Emret Güzelim (Söz: Ahmet Duyar, Müzik: Salih Sever), Senin Olsun (Söz: Hamza Dekeli, Müzik: Mehmet Aslan) şeklindedir.
Albümdeki en özel eserler ise; Bitirdin Beni ve Kul Feryadı şarkılarıdır. Kul Feryadı eseri, daha önce Acıların Kadını albümünde yer alan Kul Duası şarkısının ardılı niteliğindedir. ‘’Ümitle sen bekle sonra terk edil / En güzel çağında kadere yenil / Buna da yaşamak hayat mı denir / Seven sevdiğinden ayrılık aldı / Mazinin acısı gönülde kaldı / Alnıma yazılmış yazıya daldı / Bahtına gücenmiş kul feryadı bu’’ sözleriyle yarım kalan bir ‘duanın’ amin deyişidir. Öte yandan Bitirdin Beni şarkısındaki ‘’Mutlu bir günümde rastladım sana / Yemeden içmeden kestin sen beni / Bir baktın bir daha bakmadın bana / Gönül ağacına astın sen beni / Dünyaya sığmazdım neşem bitmezdi / Aşkın hücresine kitledin beni / Ararım şimdi ben geçen günleri / Yedin tüm ömrümü bitirdin beni’’ sözleri de Bergen’in hayatının bir başka yansıması olarak, müptelaların zihnine çivi çakar.
Yıllar Affetmez (1989)
Bergen’in hayattayken çıkardığı sekizinci ve son stüdyo albümü ise Yıllar Affetmez’dir. Bir vasiyetmişçesine dinlenilebilecek olan bu albüm ile Bergen adeta yaşayamadığı hayata ‘ıslak bir imza’ atarak aramızdan ayrılır. Özer Şenay ve Cengiz Tekin’in müzik yönetmenliğini üstlendiği albümde toplamda 12 şarkıya yer verilirken, her bir eserin müthiş müzikaliteye ve vokale sahip olduğunu eklemeli. Yani, Bergen, bütün hayatı boyunca –en azından müzikal olarak- bu albüme çalışmış gibidir. Kendini son albümüne saklamıştır da denilebilir. Albümdeki eserlerin her biri arabesk için, müptelaların gönlüne tespih çeker mahiyettedir. Bu şarkılar; Geleceksen Bugün Gel (Söz: Gürkan Peker, Müzik: Ercan Irmak), Ben Oldum Çileyi Alan (Söz: Vural Şahin, Müzik: Özer Şenay), Yıllar Affetmez (Söz: Ahmet Selçuk İlkan, Müzik: Cengiz Tekin), Bir Erkek Yüzünden (Söz – Müzik: Cengiz Tekin), Sabır Ver (Söz: Kamil Başaran, Müzik: Özer Şenay), Duydunuz mu (Söz: Fethi Demir, Müzik: Selami Şahin), Ay Doğmuyor (Söz: Halit Çelikoğlu, Müzik: Özer Şenay), Ölürdüm Uğrunda (Söz: Ahmet Selçuk İlkan, Müzik: Sait Büyükçınar), Korkmuyorum (Söz: Ali Tekintüre, Müzik: Mehmet Aslan), Seni Kalbimden Kovdum (Söz – Müzik: Cengiz Tekin), Seni Sevince (Söz: Fethi Demir, Müzik: Selami Şahin), Al Onun Aşkını (Söz: Ali Tekintüre, Müzik: Kemal Taşçeşme) şeklindedir.
Albümde yer alan hiçbir eseri, bir diğerinin önüne çıkarmak pek mümkün olmasa da, en azından bazı şarkıla, dışardan arabeske bakanlar için gizli kalmış klasiklerdendir denilebilir. Söz gelimi, Geleceksen Bugün Gel, Sabır Ver, Duydunuz mu, Seni Kalbimden Kovdum ve albüme de adını veren Yıllar Affetmez şarkıları kasetin en nadide parçalarıdır. Söylem olarak Seni Kalbimden Kovdum şarkısında yer alan ‘’Mutluluk hakkın değil / Sevilip gülemezsin / Pişman olma boşuna / Geriye dönemezsin’’ sözleriyle açılan damar yolu; Sabır Ver eserindeki ‘’Benim bu hayatımda karlar fırtınalar var / Çektiklerimi bilse dağlar taşlar hep ağlar / Kimselere vermesin tanrım böyle çileler / İnsan dertli olunca hiç bitmezmiş geceler’’ sözleriyle, fonuna Elektro Bağlama ve kemanın iç burkan sunumunu da almasıyla, müptelalar için arabesk bir şölen başlarken Bergen için o melun son gelir. Keza Yıllar Affetmez şarkısındaki ‘’Gurbette sahipsiz bir yolcu gibi / Gideni götürür yollar affetmez / Takvimden dökülen bir yaprak gibi / Düşeni götürür yıllar affetmez / Yoluna halılar serilir sanma / Uğrunda ömürler verilir sanma / Değerin kıymetin bilinir sanma / Düşeni götürür kullar affetmez / Öyle bir dünya bu vefadan yoksun / İsterse kainat servetin olsun / Düştüğün yerlerde sen artık yoksun / Düşeni götürür kullar affetmez’’ sözleriyle Bergen, bir anlamda, yaşamın ona bıraktığını, vasiyetmiş gibi müptelaların kulağına fısıldayarak aramızdan ayrılır.
Giden Gençliğim (1990)
Bergen’in ölümünden sonra onun adına 3 albüm daha yayınlanır. Bu albümlerde yer alan şarkılar muhtemelen, önceki albümleri için yedek olarak kaydedilmiş ama hiç yayınlanmamış eserlerin bir araya gelmesiyle oluşturulmuş. Bunlardan ilki 1990 yılına ait Giden Gençliğim isimli albümdür. Albümdeki eserlerin Özer Şenay ve Cengiz Tekin tarafından yönetildiğini söylemeli. toplamda 10 şarkının yer aldığı bu albüm de, en az Bergen hayattayken çıkardığı albümler kadar başarılı bir toplamdır. Bu şarkılar; Giden Gençliğim ve Müjdeler Olsun (Söz – Müzik: Selami Şahin), Ne Oldu Sanki (Söz: Gürkan Peker, Müzik: Ercan Irmak), Zamanı Geldi (Söz – Müzik: Cengiz Tekin), Halim mi Vardı (Söz: Gönül Şen, Müzik: Özer Şenay), Allah Yalanı Sevmez (Söz: Selahattin Sarıkaya, Müzik: İbrahim Tatlıses), Ayrılığı Anma Sevgilim (Söz: Halit Çelikoğlu, Müzik: Nihat Fırat), İhanet Etme (Söz: Ahmet Duyar, Müzik: Mehmet Aslan), Neden Geldik Dünyaya (Söz: Halit Çelikoğlu, Müzik: Cengiz Tekin), Bir Gün Sana Döneceğim (Söz: Fethi Demir, Müzik: Ali İhsan Kısaç) şeklindedir.
Bu eserlerin arasında öne çıkanlar hiç şüphesiz, Ne Oldu Sanki, Zamanı Geldi ve Halim mi Vardı çalışmalarıdır. Her 3 şarkı da vokalinden söylemine müzikalitesinden düzenlemesine kadar arabesk müptelalarının vazgeçilmezleridir. Ne Oldu Sanki şarkısındaki, ‘’Senden bana kalan bir ah değil mi / Ömrümü verdim de ne oldu sanki’’ sözleriyle , şiirsel bir izleğe yerleşen albüm, Zamanı Geldi eserindeki ‘’Yaşamak ıstırap sevilen zalim / Artık yaşamaya kalmadı halim / Neyim varsa benim hepsini alın / Benim için ölmenin zamanı geldi’’ sözleriyle, müptelaların kalbinde buruk bir iz bırakır.
Garibin Çilesi Mezarda Biter (1990)
Yine aynı yıl yayınlanan bu derleme albüm, sadece adıyla bile Bergen’in, kendi hayatının izdüşümü gibidir. Yönetmenliğinde Özer Şenay ve Cengiz Tekim isimlerine rastlanan bu kasette de toplamda 8 şarkı yer alır. Bunlar; Yazık Oldu Ömrüme (Söz: Hamza Dekeli, Müzik: Mehmet Aslan), İhtiyacım Var (Söz – Müzik: Selami Şahin), Garibin Çilesi Mezarda Biter (Söz: Yavuz Laçin, Müzik: Özer Şenay), Ahu Gözlüm (Söz: Cemal Safi, Müzik: Bayram Şenpınar), Kendimi Yordum (Söz: Gönül Şen, Müzik: Özer Şenay), Hayatımı Yaşıyorum (Söz: Mehmet Tekin, Müzik: Ali İhsan Kısaç), Kıymet Bilmedin (Söz: Erol Şahin, Müzik: Özer Şenay), Kendinde Ara (Söz: Ahmet Selçuk İlkan, Müzik: Yılmaz Tatlıses) şeklinde sıralanabilir.
Albümün söylem olarak öne çıktığını söylemek güç olsa da; Garibin Çilesi Mezarda Biter söylemi arabesk müptelaları için neredeyse afişe taşınacak mahiyettedir. Öte yandan müzikal olarak başta Özer Şenay çalışmaları olmak üzere albüm, arabeskin derininde gizlenmiş gibidir. Fakat, zaman içerisinde hak ettiği yere geleceğini de söylemeli.
Son Ağlayışım (1991)
Bergen diskografisinin son albümü ise 1991 yılında yayınlanır. Son Ağlayışım kaseti yine Özer Şenay ve Cengiz Tekin isimlerinin yönettiği şarkılardan bir araya gelir. Toplamda 10 eserin yer aldığı albümdeki 1 şarkı daha önce Giden Gençliğim albümünde yayınlanmış olan Ayrılığı Anma Sevgilim’dir. Bunun dışında kalan 9 eser ise ilk kez bu albümde dinleyiciye sunulur. Bu şarkılar; Maşallah (Söz – Müzik: Gürkan Peker), Gam Yemem (Söz: Mikail Akkılıç, Müzik: Cengiz Tekin), Yalnızım Ben Yalnız (Söz – Müzik: Ali İhsan Kısaç), Ona Sor (Söz – Müzik: Yunus Bülbül), Birgün Sana Döneceğim (Söz: Fethi Demir, Müzik: Ali İhsan Kısaç), Son Ağlayışım (Söz: Ahmet Duyar, Müzik: Cengiz Tekin), Kader Utansın (Söz – Müzik: Özer Şenay), Bırak Yaka mı (Söz: Güner Gürsoy, Müzik: Gürkan Peker), Bu Aşk Beni Del Eyledi (Söz – Müzik: Selami Şahin) şeklindedir.
Kasetin dillere pelesenk olan şarkısı hiç şüphesiz albüm de adını veren Son Ağlayışım eseridir. ‘’Aşka inancımı tükettin benim / Bir daha kimseyi sevemez kalbim / Bıraktım ne varsa döksün gözlerim / Bu benim aşk için son aldanışım’’ sözleriyle, birleşen Bergen’in vokali, müptelaların belleğinde travma etkisi yapar ve Bergen’de son şarkısını söyleyerek acının defterini kapatır.
*****
Bergen; albümlerinin dışında 1986 yılında, müzikleri Uğur Bayar tarafından yapılan yönetmenliğini Ülkü Erakalın’ın üstlendiği Acıların Kadını adıyla bir de film çevirir. Kendi hayatından da izler taşıyan film, bir aşk etrafında şekillenen dramatik bir yapımdır. Sen Affetsen Ben Affetmem, Acıların Kadını ve Benim İçin Üzülme gibi Bergen’in hit eserlerinin kullanıldığı film, senaryo gereği de olsa Bergen’e dair elimizde nadir görüntüleri barındırması açısından arşivlik bir çalışma olarak sinema tarihindeki yerini almıştır.
Son olarak, toplamda 1 film çekip, 124 şarkıya sesiyle ruh veren; albüm kapaklarında devamlı bir gözü ya saçıyla ya da gözlükle kapatılmış fotoğraflarla zihnimize kazınan, yaşadığı onca acıyla ve şiddetle mücadele eden Bergen’in çığlığı; halen daha birçok insanın kalbinde ve ruhunda yankılanmaya devam ediyor.
1-Karl Ove Knausgaard, Bahar Yağmurları, Monokl Yayınları, 1.Baskı, 2018 Mayıs, Sayfa; 69-70
2-Bergen’in biyografisi için 3 farklı kitaptan faydalanılmıştır.
Yavuz Hakan Tok, Acıların Kadını Bergen, Alfa Yayınları, 2. Baskı, Ekim 2014
Muhammed Berdibek, Belki de Dilimden Bu Şarkı Düşmez, Profil Yayınları, 1.Baskı, Nisan 2017
Michael Kuyucu, Müziğin Kilometre Taşları -3- Zinde Yayıncılık, 1.Baskı 2018
3Ankara Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü
4-Kasım 1976’da olabilir. Tok’un kitabında 1976, Kuyucu’nun kitabında 1977 olarak geçer.
5-Başak Koçbaş, 15 Mayıs 2017, www.listelist.com, Erişim; 2020
6-Halis Serbest’e ait söylemler, Michael Kuyucu’nun Müziğin Kilometre Taşları -3- kitabının 221-237 sayfalarından alıntılanmıştır.
7-Şikayetim Var albümü, Uzelli firmasından çıkan bir kasettir ve firmanın internet sitesinden yayınlanma yılı olarak 1984 yazar.
8-Uzelli firmasından çıkan kasetlerin bir çoğunda ‘’Söz – Müzik – Yönetmen’’ bilgileri olmadığından albümde yer alan şarkıların kime ait olduğunu ancak , aynı şarkıların başka sanatçılar tarafından seslendirilen yorumlarından ulaşılabilir.
9-Albümde Sebep şarkısının bestesi Uğur Bayar olarak yazar ama yanlıştır. Keza albümün kartonetinde özensizlik olduğu söylenebilir. Söz gelimi ‘Tahir Paker’ ismi de ‘Tahir Pekmez’ olarak yer alır.
10-Eller Aldı şarkısı albümün kartonetinde Cavit Karabey’e ait olduğu yazar ama yanlış yazılmıştır.
Not : Bergen’in ilk kaseti hariç bütün albümleri Yaşar Kekeva Plakçılıktan yayınlanır.
Serdar Aydın
İZDİHAM