Fatih Yerli, Zevkperest Bir Kedi Yetiştiriyorum
Zevkperest bir kedi yetiştiriyorum
Karardığı vakitler yeryüzünün
Bir yıldız devşiriyorum avuçlarıma geceden
Sivri tırnaklarını kesiyorum gün doğmadan
Sivri tırnaklarını sönmüş yıldızlara çalıyorum
Mevsim kışa dönüyor
Kar yağacak babamın üstüne biliyorum
Özlüyorum babamı, seviyorum, kızıyorum
İnsan kendi puştluklarını görünce
Kızamıyor da kimseye öyle keskin
Zevkperest bir kedi yetiştiriyorum
Avuçlarımda
Ödüllendiriyor, cezalandırıyorum
Babamı gömdüm ben
Ve bunu unutuyorum
Ve bunu unutuyorum ya
Puştluğa yaltaklanıyorum
Her gece ölüme yatıp
Her sabah dünyaya kalkıyorum
Gidip geliyorum
Kendimden geriye bir tını bırakmamakla
Vasiyetnameler arasında
Kızışıyor ikircikli kavgam
Yaşlarım medcezirleşiyor gözlerimde
Ağzımın ortasında kahkaham mırıldanıyor
Her gece dünyaya batıp
Her sabah ölüme doğuyorum
Tek başınalığın üstümüzde ve içimizde
Lambalaştığı saatlerde
Gölgeler renkleniyor
Hareketleniyor durgun düşünceler
Kafam göğsüme düşüyor
Kalıyorlar baş başa
Şöyle diyor kafam
-Ah şu kalışlarımız baş başa !
Cevaben şöyle göğsüm
– vah şu kalışlarımız baş başa…
Sabaha doğru
Şehrin kaburgalarından taşıyor kalbim
Haritalarda özenle çizilmiş sınırlardan
Tabulardan taşıyor, yasalardan
Binlerce yılın birikiminden
Sözleşmelerden, beyannamelerden
Islak imzalardan, sarı sayfalardan
Gün kararınca eksiliyor omuzlarım
Göğsüm serap oluyor çölde yaban kuşlara
Toprağa düşüyor boynum ve ellerim
Toprağa filizleniyor
Akıp giden bunca görüntü
Bir duman himayesinde
Savunmam yok
Konuşamıyorum
İnsan kendi sorgusunun zanlısı
Kendi yargısının esiri insan
İZDİHAM