Taner Sarıtaş, Bir Kırgınlığın Şiiri Olsun İsterdim
Nerden bilebilirdik Galileo’nun şiirimize bir yerden dâhil olacağını
Çatık kaşlarıyla bize bir şeyler anlatan bir dostun varlığını nerden
Uzun bir yolu yürüdük onunla ve bunları hiç hesaba katmamıştık
Çünkü kadim bir kavrayışla biliyorduk kalbin hesap kaldırmadığını
Biliyorduk ve bazı şeyleri bilmesek de haberdardık bazı şeylerden
Günler uzundu o zamanlar biz gençtik ve heyecanlıydı yaşamak
Kitapların içinden geçerken hayatın püf noktalarını arardık daima
Bir ırmak akardı sağ yanımızdan sol yanımız gürültülü kalabalıklar
Mahcuptuk nasibimizi beklerken ve umursamaz görünürdük oysa
İşte böylece öğrenmiştik her şeyin göründüğü gibi olmadığını da
Akşamları kaldırım kenarlarındaki bahçe duvarlarına siperlenirdik
Babalar evlerine dönerdi ve çocukların ellerinden tutardı anneler
İstirahata çekilirdi güneş ve gün yüzüne çıkardı direşken karanlık
Yoksulluklara çare olmazdı ama yorgunlukları örterdi bir müddet
Dünya bu marşı tekrarlardı durmadan sonrası yalnızca unutkanlık
Unutkanlık ah sahi bazı şeyleri hiç unutmamıştık unutmayacağız
Bir dostluğu anıları yazları kitapları kırgınlıkları ve bütün bunları
Hiç unutmayacağız ömrümüzün sonuna taşıyacağız heybemizde
Son kibrit çöpüne denk düşecek ölüm ve biz vademiz yettiğince
Sağalmayan yaranın tazeleneceğini her fırsatta haykıracağız
Taner Sarıtaş, Dergah 301
İZDİHAM