Tomas Tranströmer, Solitude
Neredeyse ölüyordum burada
Şubat ayı, bir gece vakti
arabam şeridinden çıktı
buzlar üzerine devrildi
Trafiğin karmaşası, ışıklarıyla
üzerime üzerime geldi.
Adım, kızlarım, işim, hepsi
özgürce savruldu ve geride kaldılar
küçüldükçe küçüldü,
uzaklaştıkça uzaklaştılar
Artık bir hiç kimseydim
bir çocuktum
çocuk parkında mahsur kalmış
Yaklaşan arabaların güçlü farları vardı
Üzerime dogru parlıyorlardı
Saf bir korkuyla çevirdim hep direksiyonu
kaygan yumurta akı gibi,
aktı gitti ellerimden…
Saniyeler uzadıkça uzadı,
daha fazla boşluklar oluşturarak bende
büyüdüler, devleştiler
büyük hastane binaları gibi
Halbuki biraz olsun dinlenebileceğimi
nefes alabileceğimi düşünmüştüm
bu kaza olmazdan önce
Sonra hissettim,
Kum taneleri gibi uçuşuyordu kar
esiyordu şiddetli bir rüzgar
Arabanın sürüklenmesi sonunda durdu
Bir trafik levhası koptu fırladı yerinden
büyük bir tangırtıyla uzaklara savruldu
koyu karanlığa doğru
Ve sessizlik…Emniyet kemerime geri döndüm
Birinin gezişini gördüm
uçuşan kar taneleri arasında
benden ne kaldığını görmek için
Tomas Tranströmer, İZDİHAM 15. Sayıda yayınlandı.
Çeviren: Ahmet Cora