17.10
birini uğurlardık sen ağlardın
bakmadığın göklerin kuşları ağlardı
gök ağarırdı meraklarını saplayınca
bir yokuşu bir kuş kanadı gibi hafif yorardın
kırılgan bakraçları taşırdın tüyden ellerinle
ben olamadım bir vakit beklenen sevgili güllerin
dudağının büzgün yanları kere surat astım
kesip bir ucunu bana verdiğin sesin
doluşurdu akşamla birlikte gelen etsizliğime
kırılırdı gözlerinin camlarına bakan çiçeklerin umudu
yarını sarıp sarmalardın bir tutam aşk sancısı
bu da yazılır defterimize sağaltıcı kalp
bırakılan bir gülüştür doygun sofralardan kalktığımız
sanki bir rüzgar alıp etimize sürününce tufan uykusu
kaçacak bir kara deliğe vapurların boğazına saplanan deniz
bu da bilinecek isa benim için ölmedi
benim için yaratılmadı dünyada bir cennet
18.50
tutmak istiyorum tutunmak istiyorum tutulmak istiyorum
aşkın denklemi salıncak gibi kurulsun içimizin bahçesine
radara yakalanalım beni büyütsün yalnızlık
asfalta küfredip yağmur suları aşkına
sevimli yüzün değsin nar içi ağzıma
bilmek istiyorum neden üşüyoruz bu evcillikte bile
elleri üşümüş gibi bir kız değil mi / değil
güneşin camlardan girmeye korktuğu evlerde
hep üzerime alındığım hep cüzzamlı
bezgin yarışların mağlup atları
sorum var sorum şu: -acı biz ikiz kardeş miyiz?
boğazımızda kılıçların kuşanılmış hali
alınlarından öpülen her kız kadar onurlu
kaburgalarımızın eşiğine dayanmış beklediğimiz
19.37
denizin de dudakları vardır eğer uzanmışsanız koynuna
mavidir en çok mavi sizin yakanıza bir karanfil konduran
bir öpüş hani utancınızdan daha kıymetli
denizanalarının emzirdiği engin bir coğrafyanın
devleti yok devleti var bilinmeyen yasalar yüzgeçlerinde
kalbinize vehmeden inşirah ayetleri kitabından
durmadan kendimizi yonttuğumuz çarşılarda
hani tüm kadınların uğradığı çarşılarda
her indiğin merdiven bir çağa taşırken seni
tramvay çağırışlarında kör kuklaların duyulmayan
akşam olunca keder bizi tekrar çağırınca yanına
en yakınımızda bitince mutluluk çağırışları
bitkin bir örsle örülünce
dilimiz mengene sıkışmaları susmaklarla ıslanan
19.58
ne kelimesiz kaldık ne ayet ne kutsal bir şiraze
açılmadı önümüzde kainatın çoğul denklemi
biz çözdük ah ki yanılsaydı dilimiz ah ki
omurgalarımızdan bir köşeye sığınsaydık
gençlik coşumları kırılgan taylar
bir ayaklanma istiyor yorgun dizlerim
çoğalma vaktimdir, gel
sana hoşgeldin deme isteğim
Abdüssamed Bilgili, I Harfinin Durumu kitabından
İZDİHAM