saati gelince kırmızı mavi kablo fark etmez herkesin tayini çıkar, Azrail iyi gülendir
ilişiğimi kes, bana naz ısmarla, kuluncumu kır öfkenle saçlarımı ağart
devlet bağrımızın kentsel dönüşümüdür.
İrfan Dağ
(Aşkar, 29)
matematiği biliyorum öğretmen şaşır
çok okuyanla çok gezeni bir kerede çarpmıştım
Özgür Ballı
(Aşkar, 29)
Ben ve şu bendeki
İstasyon duvarlarına asılmış afişler kadar mağrur
İçim dedim yani bir volkan ağzı
Bilinir ki yağmur benim sırtımda herkesten evvel kurur
Mustafa Melih Erdoğan
(Aşkar, 29)
Şair burada ayrılıktan bahsetmiş hocam. ‘Kararmış rakamların yarıklarından’ sızan yüzyıllardan, özümüzün hicr ile leb-â-leb olduğundan, bu imtihanın çok zor, hocanın pek yaman bir hoca olduğundan. Gecelerin aşk ile dolu geçer iken aşk ile sinesi parça parça olanın bu derd ile nasıl bir hale büründüğünden, ancak yine ah bile demeyip derdinden memnun olduğundan. Naz makamlardan bir makam iken buna hiç dokunmadan sinesini matkap gibi delen nazarlara katlandığından bahsetmiş hocam.
Aziz Mahmut Öncel
(Aşkar, 29)
Sen çok güzel bir kadını seviyorsun biliyorsun değil mi?
Yirmi yedi yıl bir sürü kadın sevmiştin herhalde
Hem de yüzünü hunharlığına tutarak
Toz kondurmadan alımlı gençlik günlerine
Senin yüzün bir çanak tükrüktü biliyorsun değil mi?
Dursun Göksu
(Aşkar, 29)
bir kuşun kederlenmesi gibi
hep içime şakıdım
Esma Koç
(Aşkar, 29)
Bir dakika kafam karıştı, serseriydim ben.
Bu yüzden haykırmak istediğim ne varsa
İçimden bir gedik açıyordu sessizliğe doğru.
Sen çünkü
Dokundukça içerimi sızlatan,
Kanayan bir yerisindir yüzümün.
Gece birçoklarının uykusuna gebe
Ama diyorum ne dirençsiz benim gözlerim
Ağlıyorum ya da uykum geliyor sen geçerken içimden
Bir filmin en heyecanlı yerinde
Kopan bant gibi, sönen ışıklar gibi
Sen işte o esnada başrol olarak ölüyorsun
Muhammed Faruk Özcan
(Aşkar, 29)
Yalınayak koşulan topraktan önce
Ağıtını bir sandıkta kilitli tutmuş
Kilidini yani dilini tutmuş
Yak bu şehri diyor
Ama önce
Kanı topla
Etrafını çevir
Ağyar kalmasın toprakta
Rıdvan Ünal
(Aşkar, 29)
Fransız İhtilâli gibisin yanlış anlama
Herkesi bozan Türklüğüm sana sıcak boza
Gel seninle tarih dersi verelim
Divan edebiyatı senin isyanlar benim
Çeşme de yaptırırız aşkın hatırına
Yağız Gönüler
(Aşkar, 29)
Sonsuz olan hakikate yaklaşıyor
ya da öyle biliyorum
bu korkutuyor
sanki tüketsek/ tükense bitecek
bir daha üremeyecek biri fışkırmayacak yerin döl yatağından
ben buradayım demeyecek
içimdeki insan kalabalığından biri ölüp gidecek
eksileceğim
hafifleyeceğim
belki mola vereceğim bir an yaşamamaktan
İbrahim Demir
(Aşkar, 29)
Her şeyin bir değeri var desen de bir demesen de bir
Gözümün önünde çift camlar
Arkamızdan her zaman gelir kar ışığıyla
Sözünü ettiğim şiir böyle zamanlarda
Adem Yazıcı
(Aşkar, 29)
kime sordumsa umut kestiler, acı aşıladılar
seni bir ana hapsettiler, ağır oldular
yola burnunu çıkarttılar, satır başına beni
sonu gelmeyen bir cümle ettiler, seni.
Ertuğrul Demir
(Aşkar, 29)
yürüyünce hatırlarsam dünyayı
durduğum an depremdir
bazı adamlar denk gelir yine
kucaklayıp parlak gözleriyle
kömür taşırlar
belki yandığım yere
Cihad Özsöz
(Aşkar, 29)
Sen yine de çarşıyı
Pazar ve AVM’yi bırak da
Git çaya vur kendini.
Türk şiirine, modern olsun
Kafan almaz eskisini.
Kekreliğin belki gider
Kalır adamlığın bâki.
Yavuz Ertürk
(Aşkar, 29)
Beni unuttun mu?/ Evet unuttum/ bunu sarkıt
Sahi mi?/ Seni çok iyi unuttum
Denedim, olmadı/ yine denedim/ manyak Beckett
Kıymetli vaktini bunlarla harcama
İdris Ekinci
(Aşkar, 29)
Fatma Şengil Süzer’e teşekkür ederiz. Kendimiz ve Japonlar adına.
İZDİHAM