Şu dünyada düşeceksen yollara,
İyisi mi yedi kez doğmaya bak.
Bir kez, yangın çıkan bir evde doğ,
bir kez, buzdan soğuk sellerde,
bir kez, azgın deliler arasında,
bir kez, olgun buğday tarlasında,
bir kez de kimsesiz bir manastırda.
Bir ağızdan ağlayan altı bebek, yetmez:
Sen kendin yedinci olmaya bak.
Canını kurtarmak için dövüşeceksen,
Karşısında yedi kişi görmeli düşmanın:
Biri, pazar günü dinlenen bir işçi olmalı,
biri, para düşünmeden bir şey öğreten,
biri, boğularak yüzme öğrenen,
biri, koca bir ormanın tohumu olan,
biri de yiğit atalarının koruduğu bir torun,
ama onların bu hünerleri de yetmez:
sen kendin yedinci olmaya bak.
Bir kadın mı bulacaksın kendine,
yedi erkek birden düşmeli o kadının peşine.
Biri, güzel sözlere kanan,
biri, başının çaresine bakan,
biri, kendini hayalci sanan,
biri, eteğinin altından kadını okşayan,
biri, biri hiçbir numarayı yutmayan,
biri, kadının düşürdüğü mendile basan:
sinek gibi vızıldasınlar kadının çevresinde.
Sen kendin yedinci olmaya bak.
Yazmak geliyorsa elinden,
yedi kişi birden yazmalı şiirini.
Biri, mermerden bir köy kuran,
biri, uykusundayken doğan,
biri, göğün haritasını çizen,
biri, adı sözcüklerle anılan,
biri, ruhunu yetkinleştiren,
biri, diri fareleri kesip biçen,
İkisi yiğit, dördü akıllı;
sen kendin yedinci olmaya bak.
Ve her şey yazıldığı gibi olursa,
yedi kişi için öleceksin.
Bir, beşiği sallanıp emzirilen,
bir, diri, genç bir memeyi kavrayan,
bir, boş tabakları fırlatıp atan,
bir, kazansın diye yoksula omuz veren,
bir, yıkılıncaya dek çalışan,
bir, sadece durup aya bakan kişi için.
Dünya mezar taşın olacak:
Sen kendin yedinci olmaya bak.
Atilla Jozsef
Çeviri: Cevat Çapan
İZDİHAM