hayır 18 işimiz başka türlü bitmeyecek
değil mi ki ben soğuk bir namlu gibi kuşkulu bir profil
değil mi ki sen çıkıp çıkıp bir bıçak atıyorsun 12’den
bırak öyleyse kısa devre yapsın johann sebastian bach
bir kere de yalnızlığın trampetlerini dinleyelim
şişedeki alkol iki ağır batarya tutar mı hiç belli değil.
vurdukça vursa da yenilmeyiz avuçlarımızdaki portakal kokusuna
değil mi ki ben nitrik asit terlemekteyim mendil mendil
değil mi ki sen çıkıp çıkıp bir bıçak atıyorsun 12’den
18 seni yazdım küçük sezar gangster olmadan önce
absent içip azar azar bir şiir gibi tamamladım
çıkmamış çıkmayacak hiçbir yerde
ne hoyrat kadınsın cam yeşili eteklikler giyen
tıpkı o filmdeki gibi adını hatırlamadığım
ne vakit bereni çıkarsan kıpkızıl saçların dökülür alnına
hani bir telefonda kıstırmıştım sonu sıfırla biten
seni küçük sezarın öldürüldüğü gece
karanlıktan kapılar kırılmıştı
sokak içlerine sığamamıştım
açık saçık fıkralar anlatıyordun yine de.
18 seni yazdım niye yazdım bilmiyorum
yeni kaşlar çiziyorum mermi ıslıklarından çok suratınaiLHAN1
dişlerinin ucunda ancak tutabildiğin komitacı gülümsemeleri
asansör kapılarından koridorlara bir ışık gibi sızabilmek
hiçbir daktiloda olmayan yeni bir alfabenin harfleri
işte çapı belirsiz bir silah çiziyorum
çırılçıplak bir herif gibi yanı başına
çünkü beni ne yanlış yazıldığım bu senaryodan siliyorlar
ne de senin çantanda dudak rujundan başka bir şey var
bırak öyleyse kısa devre yapsın cogito ergo sum
bir kere de çılgınlığın tamtamlarını dinleyelim
damardaki kan mı uğuldar yoksa mağaralar mı hiç belli değil
vurdukça vursa da yenilmeyiz egzozdaki mazot kokusundan
değil mi ki benim şairliğime bütün ikinci kaptanlar şahit
değil mi ki sen çıkıp çıkıp bir bıçak atıyorsun 12 den
hayır 18 işimiz başka türlü bitmeyecek
yum gözlerini ışıkları söndür kapansın kapılar
öpüp okşadığın küçük sezarın takma dişli ölüsüdür.
birkaç büyük yarası vardır ki kırmızı gözler gibi bakar
warber bros un en kral hafiye filmlerinden
dakikada birkaç yüzyıl eskiyerek
hayır 18 işimiz başka türlü bitmeyecek
değil mi ki ben doktor şandu yum degav degav degav
değil mi ki sen çıkıp çıkıp bir bıçak atıyorsun 12’den
bu karanlıkta büyüyen kan çiçeği sevişmek gülüdür
yamyam kadınların ısırıpta ta kökünden kopardığı
o tırtıllı dişleri beyaz beyaz ve beyaz
dövmeli suratları erkek
18 seni yazdım niye yazdım bilmiyorum
saçlarının üstünde gök kırılıyor kalçaların yanardağı
bir buhurdan tütüyor burun deliklerinden bak şu işe
aç tırnaklarınla gece kibritlerine uzanır uzanmaz
çıkar şu gözlüklerini seni merceklerinden sevmiyorum
ışıkları söndür diyorum kapansın bütün kapılar da
siyah bir orkide koklayalım sevişe sevişe
çünkü ne beni yanlış yazıldığım bu senaryodan siliyorlar
ne de senin elinde fahişeliğinden başka bir şey var
bırak öyleyse kısa devre yapsın yeniden
siegmund freud un kulaklarımıza fısıldadığı
bir kere de küçük sezar ın telsizlerini dinleyelim
bileğindeki saat mi işliyor bir yerimize saatli bomba mı koymuş
yenilmedik hiç yenilmeyeceğiz ölüm korkusuna
değil mi ki ben doktor şandu yum degav degav degav
değil mi ki sen çıkıp çıkıp bir bıçak atıyorsun 12’den
Attila İlhan
İZDİHAM