Bab’Aziz
-Oraya nasıl gideceksin?
Bab’Aziz’i izlerken, filmin tamamına konsantre olamamama neden olan sözcüklerdi bunlar…
Filmin kahramanı Baba Aziz, beraberce herkesin aradığını bulduğu bir toplantıya gideceği torununa söylüyordu bu sözcükleri…
“Oraya nasıl gideceğiz, yolu biliyor musun?” diyordu torunu İştar. Ve Baba Aziz, cevap veriyordu, “Yürümek kâfidir, sen yalnızca yürü…”
“Ya kaybolursak?” diye soran küçük kızın bakışlarına, kör Baba Aziz, “Yüreğinde inancı olan kişi asla kaybolmaz” diye cevap veriyordu.
Tam da böyle olurdu işte. Hayat bizi köşeye sıkıştırdığında verdiğimiz tepki bizi ortaya koyardı.
Belki inanmayacaksınız ama, yetmiş pantolonu olmadan yaşayabilen insanlar gibi, sevgilisiz, ebeveynsiz yaşayabilen insanlar da vardır. Açlık grevlerinin ortaya koyduğu gibi, temel besin maddeleriyle uzun süre varlığını sürdürebilir insan… Bitkisel yaşamda bile hayata tutunmaya çalışan bir otomatik pilota dahi sahiptir bu makineler…
Oysa hayata bakışlarını belirleyen, kendilerini dünyaya karşı konumlandırmalarını sağlayan bir düşünce bütünü içinden çıkarıldığında insan denen bu varlık, çok kolay yitirebilir elindekini. Kurşunlara, baskılara, işkencelere dayanabilen bu güneş, aniden sönmeye başlar, solar ve kararır.
Bir sevgili de olabilir kaybedilen, bir ebeveyn de, iman da…
Daha dikkatli bakınca, sadece yola uyum sağlamanın, yolda olmanın özü olduğunu fark ederiz. Önce yol oluruz. Ardından da, gitmek istediğimiz yeri buluruz.
İşin acı yanı şudur: Sonunda baktığımızda, gitmek istediğimiz yerle, ilk yola çıktığımız yer arasında aslında fark yoktur. Peki varılan yer aynı mıdır?
Yolculuk boşa mı gitmiştir?
Yönetmenin tasavvuf ve sufilik ile ilgili olarak söylediklerinden önemli bir pasaj ise şöyledi:
“Dünyadaki insan sayısı kadar, tanrıya doğru giden yol vardır.”
imdb puanı 7.2/10
izdiham/sinema