5 Mayıs 2017

Batı’nın Batılı Masum İnsanlara Yaptığı Zulümlerden Bazıları

ile izdiham

Batının sahip olduğu başkalarını yok etme anlayışı iki büyük savaş sırasında Avrupa’yı da kan gölüne çevirmiştir.

İSPANYA, Alman ve İtalyan faşizminin desteğiyle İspanya Cumhuriyeti’ne karşı 1936’da ayaklanan General Franko’nun faşist ordusu 1939’un Mart ayında gösterilen insanüstü direnişe rağmen Madrit’i ele geçirdiğinde bir milyondan fazla insanın kanına girmiştir.

PORTEKİZ, 45 yıllık iktidarı boyunca hüküm süren Salazar, 1974 yılında bir ayaklanma ile devrilene kadar 10 bin kişi öldürdü ve 50 bin yaralıydı bıraktı.

İTALYA, 1943 yılında devrilene kadar Mussolini faşizminin yaptıkları ve özellikle Afrika’daki katliamları ise tarihe kaydolmuştur. İktidar olur olmaz bütün işçi örgütlerini, grevleri yasaklayan Mussolini yıllarca demir yumrukla yönettiği İtalya’yı Hitler’in emrinde bir bekçi köpeğine dönüştürdü.

YUGOSLAVYA, çektiği acılar ise yüzyılın en trajik olayıdır. 1944’te Alman işgalini sona erdiren Yugoslavya, on yıllar sonra 1990’larda bu kez ABD işgaline uğramıştır. CIA tarafından kışkırtılarak kendi aralarında boğazlaşmaya itilen Yugoslavya halkları, tam bir etnik kargaşa yaşamışlar, bu arada binlerce kişinin öldürüldüğü, tecavüze uğradığı kirli bir savaş sırasında korkunç acılar çekmişlerdir.

YUNANİSTAN, burada olup bitenleri anlamak için ise yalnızca 1947 yılını hatırlamak yeterlidir. 1941’den beri Alman işgaline karşı yiğitçe savaşan Yunan halkı, 1947’de emperyalizm için ciddi bir tehlike oluşturduklarında tarihin en büyük katliamlarından birini yaşadılar. “ABD yardım etmezse Yunanistan komünistlerin eline geçecek” çığırtkanlığı yapan Başkan Truman’ın desteğiyle başlayan katliam süresince 500 binden fazla yunanlı öldürüldü.

ALMANYA, sabıkaları sanıldığı gibi Hitler’le başlamamaktadır. Çok daha öncesinde 1918-19 Alman devriminin bastırılması sırasında yapılan kitlesel işçi katliamlarını, Spartakist önderler Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’in kurşuna dizilmesini hatırlamak bile bunu kavramak için yeterlidir. Daha sonraki 1923 ayaklanması ve Hamburg barikatlarında akıtılan işçi kanı da Alman emperyalizminin en bilinen sabıkalarıdır. Nazi yönetimini gerek kendi halkına gerekse komşu halklarına karşı katliamlarında milyonlarca insan ölmüştür. Toplama kamplarından da 400 bin Yahudi öldürülmüştür.

FRANSA, ise sömürgelerinde uyguladığı yüz kızartıcı suçlarla anılır. Alman işgalinden büyük ölçüde komünist direnişçilerin sayesinde kurtulan Fransa, daha sonra ABD’nin açık desteğiyle sağcı yönetimlerin kapısını aralamış ve bu arada sömürgecilikten hiç vazgeçmemiştir. Büyük bir yenilgiye uğradığı 1954’e kadar Vietnam’a kan kusturan, Cezayir’i kana bulayan Fransa, 1968’lerdeki gösterilerde kendi halkına karşı da acımasız davranmıştır. Fransa bugün hâlâ Afrika ve Uzakdoğu’dan elini çekmiş değildir.

İNGİLİZ, emperyalizmi bütün dünyanın en iyi bilinen sömürgeci gücüdür. Şimdilerde eski gücünü yitirmiş gibi görünse de “üstünde güneş batmayan” imparatorluk olarak tanımlanan İngiltere, Hindistan’dan Güney Afrika’ya dünyanın dört bir yanında sayısız katliama ve soyguna imza atmıştır. Son dönemde de Amerikan emperyalizmin en sadık müttefiki olarak görev yapan İngiltere, bütün haydutluk ve katliam savaşlarında bizzat yer almaktadır.

İRLANDA, ise Avrupa’nın kanayan yarasıdır. İngiliz işgaline karşı mücadelenin başladığı ve IRA’nın kurulduğu ilk günlerden beri, İngiliz devleti, zaman zaman yerli işbirlikçilerini de kullanarak İrlanda’da sayısız suç işlemiştir. 1916’da Paskalya Ayaklanması’ndan sonra IRA kurucusu James Conolly ve 12 arkadaşını kurşuna dizen İngiltere, sonraki yıllarda faşist işbirlikçilerini de kullanarak yüzlerce yurtsever İrlandalıyı katletti.

 

 

 

 

Mustafa Kerim Şahin & Burak Topçu

İZDİHAM