Suyun suya göz kırptığı aralığa
Bir çingenenin hasmını lanetleyen sesi gibi uğursuz
karabüyücülerin tüm acılarını topladığı üçayaklı masanın
Tam karşısında kendini asmasıyla geliverildi.
Tam o sırada
Devrildi şamdan çanak tutuştu
Kâğıtta yazan tasasızların uykusu
Kıyı şeridinde aç kalan bir yörenin
Denizden gelen engin umudu kabul edişi gibi
Eliksir tuttu.
Damarları çekiliyor diyorlar öksüz dünyanın
Ceset kokularından kuruyor felsefesini düş yapıcıları
Kirişleri tutmaz oldu artık diye korkunç bağrışmalar
Arasında olan oldu dönüş yok denilen bir anda
Bir savaş borusu gürlüyor
Ama az önce bozgun
Ama az önce dirlik
Ama az önce bembeyaz elbisesiyle
Buradaydı İsa.
Berat Bıyıklı, Merhale Dergisi 2
İZDİHAM