Berat Karataş, Gündemdeki Sinema Fimlerini Değerlendiriyor
Dağ 2
Ses getiren yapım Dağ’ın devam filmi bu hafta vizyona girdi. Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini, ilk filmde olduğu gibi Alper Çağlar yapıyor, yine başrolleri Çağlar Ertuğrul ve Ufuk Bayraktar paylaşıyor.
Serinin ilk filmde teröristlerin elinden kurtulmayı başaran Oğuz ve Bekir 6 yıl sonra, gizli bir görev için özel harekât timinde buluşurlar. Yanlarında beş asker daha vardır. Yedi kişilik bu özel timin görevi Kuzey Irak’ta, bir terör örgütü tarafından kaçırılan Türk gazeteciyi kurtarmaktır.
Aksiyon sahnelerinin bolluğu ve kalitesiyle fark yaratan film kullandığı silahları ve teçhizatları da Türk Silahlı Kuvvetleri’nden aldığı için gerçekliği de yakalıyor. Nefes filminin ardından çekilen Dağ serisi Türk izleyicisinin istediği ve ilgi duyduğu yapımlar. Filmlerin gişe başarısı bunun en büyük göstergesi.
Doctor Strange
Bu haftanın filmlerinden birisi de Marvel uyarlaması olan Doctor Strange. Başarılı bir cerrah olan Stephen Vincent Strange, büyük bir trafik kazası geçirir ve ellerindeki sinirler zarar görür. Bu sebeple artık mesleğini sürdüremez. Mesleğine âşık biri olduğu için hayatı ve psikolojisi geçirdiği kazadan sonra altüst olur. Derdinin dermanının Tibet’te olabileceği haberini alınca yönünü Asya’ya çevirir ve hayatında büyük “acayip”likler başlar.
Filmin yönetmen koltuğunda, daha önce genellikle korku-gerilim türü yapımların başında bulunmuş Scott Derrickson oturuyor. Başrolde ise başarılı İngiliz aktör Benedict Cumberbatch var.
Diğer Marvel filmlerinin aksine Doctor Strange felsefi bir altyapı kurmaya çalışıyor fakat klasik bir Hollywood anlatısı olan “Kahramanın Hikâyesi” metodundan çok da öteye gidemiyor. Yapay, üretilmiş kahramanlar, ekonominin ve teknolojinin gücü ile izleyicileri sinemaya çekiyor. İlk haftasında olmasına rağmen 200.000 bini aşan seyirci sayısı dediklerimize kanıt niteliğinde.
Geniş Aile 2: Her Türlü
Bu hikâyeyi ilkin 2009’da, dizi olarak televizyonlarda gördük. O dönem yapılan komedi işleri içinden sıyrılmıştı. Farklı tipler ve ilginç espri anlayışı belki de bu yapımı özel kıldı. Bunun yanında ailece oturup izlenebilir olması da başka bir artısıydı. Dizi 2011 yılında sona erdi ve beş yıl aradan sonra sinema filmi olarak Geniş Aile: Yapıştır seyirci karşısına çıktı. Dizi kadar başarılı olmayan bu yapım çok klişe komedi unsurları taşıyordu. Buna rağmen 11 hafta vizyonda kalıp 720.000 gibi bir gişe rakamına ulaştı. Bu gişe başarısının sebebi bence, diziye ve karakterlere hasret kalan izleyicilerdi.
Bir yıl aradan sonra hemen devam filmi geldi. Başrollerde yine Ufuk Özkan, Fırat Tanış, Bülent Çolak, Ahmet Sarsılmaz ve Bora Akkaş var. Yapımın yönetmeni Ömer Uğur, senaristi ise Cüneyt İnay.
Kurnazlık yapalım derken yine işleri eline yüzüne bulaştıran Cevahir büyük borç batağına girer ve kardeşi Zekai’nin kız arkadaşı Pırıl onun yüzünden rehin alınır. Kısa zamanda çok para kazanması gereken ekip tabii ki (!) Kıbrıs’a gidip kumarhanelerde mesai harcar.
Bana kalırsa serinin ikinci filmi ilk film kadar izleyiciye ulaşamayacak. Bunun sebebi yukarıda bahsettiğim özlem meselesi. Seyirci özlemini giderdi ilk filmde. İkinci yapım ise bir yıl gibi çok kısa bir aradan sonra vizyona girdi. Bakalım, tahminlerimiz tutacak mı?
Haftanın önerisi
Bin-Jip – 2004 (Yön: Kim Ki Duk)
Sessizlikte, görüntülerin gücü ve hikâyenin saflığı var. İzledikten sonra içinizde kocaman boşluklar.
Uzak Doğu sinemasına biraz soğuk dursam da Kim Ki Duk’un kurduğu sinamasal evren beni hep içine çeken gizemli bir yapıda. Dili o denli zarif, o denli özgün ki filmleri bende hep heyecan uyandırıyor.
Bin-Jip (Boş Ev) Kim Ki Duk ustanın beni en çok etkileyen filmi. Evsiz bir gencin, tatile giden ailelerin evlerine bir hırsız gibi girmesini konu alıyor film. Bu genç, evlere girip kendine yemek pişiriyor, banyo yapıyor ve uyuyor. Borcunu da evdeki çamaşırları yıkayarak/ütüleyerek ve elektronik eşyaları tamir ederek ödüyor. Sonraki gün girdiği gibi sessiz sedasız bir şekilde, hayalet gibi evi terk ediyor. Bir gün girdiği lüks evde yalnız olmadığını fark ediyor. Kocasından şiddet gören, evini terk etmek isteyen kadını da alıp yolculuğuna iki kişi devam ediyor.
Ev olgusu, bir yere ait olma durumu sorgulanıyor filmde. Herkes bir ev ister ama sahip olamaz. Kimi evdekilerden memnun değildir, kimi evinden. Ama ev hep güveni teşkil eder.
Kim Ki Duk’un kadrajları çok doyurucu. Birçok kişiye uzun ve sıkıcı gelen bu görüntüler keşfedilmeyi bekleyen sırlar barındırıyor bence içinde. Kadraj denemeleri aslında en güçlü İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış… Ve İlkbahar filminde karşımıza çıkıyor, tablo gibi bir film.
Film ikinci yarısıyla daha gizemli bir yapıya bürünüyor. Karakterler ile ilgili kafamızda soru işaretleri beliriyor. (Film hakkında sürpriz bilgiler vermemek için bu kısmı kısa kesiyorum.) Uzak doğu felsefesinin izlerini görüyoruz filmde. Varlığı ve yokluğu, bir anda yok olmayı sorguluyor film. Dünyada kütlemizle değil de ruhumuzla var olduğumuzu söylüyor. Ev, insan, varlık-yokluk üzerine etkileyici bir yapım Bin-Jip.
Filmin sonunda çalan Natacha Atlas – Gafsa şarkısı da dinlemeniz için önerimiz olsun.
Berat Karataş
İZDİHAM