Türk müziğinde ‘tenor’ denince akla gelen ilk isim… Bir taş plak efsanesi… Bir hafız, bir gazelhan, bir mevlithan… Bu kadar mı? Değil! Tangodan ninniye, marştan kantoya… Repertuvarında yok yok. Kim bu en tiz seslerde rahatça dolaşan, tertemiz sesiyle gönlümüze dokunan?.. İşte: Hafız Burhan.
Asıl adı Burhaneddin Sesyılmaz… 23 Mayıs 1897’de İstanbul’da doğdu. Beşiktaşlı Burhan, Müzikalı Burhan isimleriyle de bilinir. Ama herkes onu Hafız Burhan ismiyle tanıdı daha çok. Kocamustafapaşa Rüştiyesinden mezun oldu. Sesi küçük yaşlarda fark edildi. Hafızlık eğitimini tamamlamadan mevlidler okumaya, müezzinlik yapmaya yoğunlaştı. Hafızlık eğitimini daha sonradan tamamladığı söylenir.
İlk plaklarıyla birlikte büyük ilgi gördü. Yüze yakın plak doldurdu. Çalıştığı ‘Columbia’ şirketine o kadar kazandırdı ki şirket kendisine bir araba hediye etti. Böylelikle İstanbul’un ilk özel araba sahipleri arasına girdi.
Bu özel sesin, açık havalarda Boğaz’ın karşı tarafından duyulabildiğini biliyor muydunuz?
Camları mı titretmemiş bu ses, bardakları mı çatlatmamış… Hatta mikrofonları bozduğundan, şarkıları mikrofona sırtını dönmek suretiyle okuduğu söylenir.
Ve o güzel mesleğini icra ederken veda etti Dünya’ya. Mareşal Fevzi Çakmak’ın kızının mevlidi için Ankara’ya gelmişti . Mevlit sırasında kalp krizi geçirdi. Kırk altı yaşında, ardında onlarca şaheser bıraktı. Ruhu şad olsun.
İşte en çok bilinen o eseri: Makber! Abdulhak Hamit Tarhan’ın eşinin ölümü üzerine yazdığı bu şiiri kimin bestelediği üzerine çok tartışıldı. Biz bu polemiğe girmiyor ve sadece şunu diyoruz: Ancak bu kadar güzel okunabilirdi.
Byduman, Çakıldergi
İZDİHAM