BirNokta Dergisi 156. Sayısından Mısralar
Her incire bir
Sana bin pencere açılacaktı
Ellerinde kasatura, oturuşlu bin nefer
Taş atmak ıslık çalmak çağırmak için
Başını çıkarmak için bir aralıktan
Sütün senindi, sütün senin
Ölecekmiş gibi
Yalanan
Metin Tavukçuoğlu
(Birnokta, 156)
Daha ne kadar girecek kanıma bu sessiz söylev daha
Durup kalsa idim o ölüler yurdunda yerde cesedim olsa
Boynuma vurulmuş her vebal soru işaretiyle tanınsa
Cumali Ü.Hasannebioğlu
(Birnokta, 156)
Bu gece hayli uzun ey şair
Anne toprağın derin yatağında
Mustafa Özçelik
(Birnokta, 156)
kim koşuyorsa asıla asıla,
ağaç onun yoluna yürüyor,
medeni hali kötü, ışıksız resimler,
yanlış ipi tutan, sağırlarca çiziliyor
Ulvi Ali Birkardeşler
(Birnokta, 156)
Fındık ve taflan arasına gerilmiş günler
Ve bir türlü bitmeyen sancılar arasında
Büyümeye başladık biz de
Eli ekmek tutanlar
Ekmeği bütünüyle yutanlar gibi olmadı
Hatta özlemediler bile bu hovardalığı
Özcan Ünlü
(Birnokta, 156)
Ne desem açılmayacak perdesi nazarın
Kar kaplayacak yıkılan dağları
Metin Erol
(Birnokta, 156)
Birleşmiş Milletler onu dedi, Avrupa Birliği bunu dedi
Sonunda hepsi Amerika’nın sözüne boyun eğdi, bu yedi
Erol Yılmaz
(Birnokta, 156)
anlatacak bir hikayesi var yağmurun
hadi anla
Arif Onbaşıoğlu
(Birnokta, 156)
Yüzünün yollarını ezbere bilirdim
Ama sen gülümseyince
Unutkanlık şapka oldu başımda
Ahmet Şefik Vefa
(Birnokta, 156)
Her gün yağmura bakıp bakıp
Ağlayan bir çöl gördüm
Oturmuş gecenin saçlarını tarıyordu
Mehmet Baş
(Birnokta, 156)
bu dünya senin
pencerenin
o kadar aşağısında ki
ancak güçlü bir susuş duyulmalı oradan
Bünyamin K.
(Birnokta, 156)
Fatma Şengil Süzer hazırladı.
İZDİHAM