Bülent Parlak, Yugoslav
göğsünde
mektuplarımı saklayan sevgilimi bilmediniz siz
bilmediniz
ne zaman ona baksam elimi kestiğimi
hep benim kanım döküldü,
belli olmadan nerede yaşlandığım
boşuna mı bitlendim
hazmetmek zordur sevdiğinin koynundaki heykeli
ölmese
devletin fark etmeyeceği adamların kaderidir kan davası
batı kurtuluştur, terlemeden hayali kurulan bıyık, müstear isimler
tedirgindirler
sağlık ocağında sıra beklerken bile
kentlerde yarım yamalak insan;
köylerde kaçak, köylerde kahraman
büyük günahları var çocukların,
uçaklar allah’tan daha kocaman
bir galip ararlar yarıştırıp atlarla örümcekleri
habersizdirler henüz
suikasttan, güneş tutulmasından ve trafolardan
anlamazlar
elindeki çiçeği suya hınçla atan kızların öfkesini
bir intihara yakışır haritada bulamayınca ülkesini
yugoslav
çaylaktır,
titrer sesi sığındığı ülkede andımızı okurken
kendisinden çok tanınan bülbülün sesiyle helalleşip
giderken küfürleri ezberler
hapishane gibi, belgrad gibi
b nokta p, sevgili huzursuzluğum
izdiham