“Olacak olan olur, sen sakince bekle; biten şeyler için de fazla üzülme. Biliyorum özlüyorsun
geçmişi ama gençlikmiş, o coşkuymuş, renklermiş her şeyin bir ömrü var, zamanı gelen gider,
yerine başkaları gelir. İnsan ölüyor, duygular ölmüş çok mu?.. Dünya zaten eksiklikler yeri;
herkes bir şeyler arıyor, bekliyor, özlüyor. Kimi kendine dert etmeden yapıyor bunu, kimi de
kıvranıp duruyor bir an önce tamamlanmak için. Ama hiçbir zaman tam olmayacak hiçbir şey.
Çünkü tamamlanma yeri dünya değil, ahiret. Gideceğimiz yer geldiğimiz yerden iyi olsun
da… Sen içindeki güneşi parlak tutmaya bak, bulutları da fazla önemseme. Bulutlar önünden
gelir geçer. Bak bu anahtar kelime; GEÇER!”
Söylediklerinden o kadar emindi ve bu güçlü, derin, dünyaya fazla anlam yüklemeyen sözler
bana o kadar iyi geliyordu ki… Bir süre etrafı seyrettikten sonra dudaklarından dökülen
cümleler ruhumu erguvan rengi bir hüzne boyadı.
“Bak insanoğlu sürekli bir şeylere zarar veriyor, ona bahşedilmiş güzelliklerin kıymetini
bilmiyor. Sevmeyi neredeyse unuttu, gitgide tabiattan uzaklaştı. Bir gün seninle insanlık için
ağlayalım. Tüm ağlayamadıklarımızın yerine oturup seninle insanlık için ağlayalım…”
İZDİHAM