Ailesi Camille’in kendisine bakmakta zorlandığını ve bakıma ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Peki bu gerçekten doğru muydu? Yoksa bütün bunlar ondan kurtulmak için miydi? Camille’in hastane’ye yatırılmasının babasının ölümünden sadece 1 hafta sonra olması da bu konuda şüphe bırakan ayrıntılardan.
10 Mart 1913 öğleye doğru bir at arabası Sen Nehri manzarası eşliğinde Bourbon caddesine doğru ilerliyor. 19 numaranın önünde duruyor. İri yarı iki adam 19 numarada bulunan atölyenin kapılarını zorlamaya başlıyor, yani Camille Claudel’in atölyesinin. Camille destek olsun diye kapının arkasına eşyaları yığmaya başlıyor, masayı itiyor. Sağlık görevlileri pencereden girmek zorunda kalıyorlar. İçeri girdiklerinde içerideki koku ve çöp yığınından dolayı bir an şaşırıp duraksıyorlar. Bir insanın bu kokuda ve böyle nemli bir yerde yaşayabildiğine inanmakta zorlanıyorlar. Atölye de bir sürü kedi var. Kediler heykellerin etrafında yatıyorlar. Camille 10 yaş daha yaşlı gösteriyor. Atölyenin girişinde öylece yatarken kendini dünyadan soyutlamış ve teslim olmuş bir hali var. Sağlık görevlileri Camille Claudel’i alıp Neuilly’deki Ville Evrard hastanesine doğru hareket ediyorlar. Camille’in atölyesinden son çıkışı işte böyleydi bir daha asla geri dönemeyecekti.
Camille Claudel ünlü Fransız heykeltraş. Fransız şair ve diplomat Paul Claudel’in ablası. Académie Colarossi’de heykeltraş Alfred Boucher ile çalışmaya başladı. 1882’de Claudel, çoğu İngiliz olan ve aralarında Jessie Lipscomb’un da bulunduğu bir grup genç kadınla bir atölye kiraladı. 1883’te, bu gruba heykel eğitimi veren Auguste Rodin’le tanıştı. 1884’te Rodin’in atölyesinde çalışmaya başladı ve onun ilham kaynağı, modeli, arkadaşı ve giderek sevgilisi oldu ancak hiçbir zaman Rodin’le birlikte yaşamadı. 1903 yılının başlarında işlerini sergiledi. Claudel’in eserlerinin gelişimi büyük ölçüde Rodin’e bağlansa da, sanat yeteneğinin kişiselliğini vurgulayan sanat tarihçileri çoğunluktadır. Yazar ve sanat eleştirmeni Octave Mirbeau onun bir dâhi olduğunu söyler.
Camille Claudel’e deli gömleği nasıl giydirildi?
Annesinin onu istemediğini ve onun için olan düşüncelerini biliyoruz: Bir baş belası, bir hata. Camille’in konuşmasını engellemek için hastaneye kapattıkları, annesinin bu olaydan kısa bir süre sonra kocasının da ölmesiyle Camille’in atölyesinin hemen altında oturan Dr. Michaux’dan Camille’in akıl sağlığının yerinde olmadığına dair bir belge düzenlemesini ister. Ayrıca ünlü bir yazar olan oğlu Paul’a da kız kardeşinin hastanede kalması konusunda baskı yaptığını biliyoruz. Uslu bir çocuk olan Paul annesinin sözünden çıkmamıştır tabii. Açıktır ki o da kız kardeşinin, paranoyalarından, histeri krizlerinden ve hayal ürünü hikayelerinden bıkmıştır. Rodin’i eserlerini çalmakla suçlamak son damla olmuştur. Claudel ailesi, kendi saygınlıklarını düşünerek Camille’yi çizginin dışına itmiştir demek hata olmaz.
Rodin ile Camille’den bahsedecek olursak, tanışmaları oldukça etkileyici. Kendisinden 24 yaş büyük bir adamın öğrencisi olan 20 yaşında bir kadın. Camille, Rodin’le tanıştığında sadece genç ve güzel bir kadın değil aynı zamanda çok zeki ve sıra dışı yetenekleri olan bir heykel tutkunuydu. Rodin için bir ilham kaynağı, bir yardımcı ve bir sevgiliydi. Rodin’in başarısı büyüdükçe Camille bu aşkın gölgesinde hapsoluyor ve bulunduğu durum artık onu tatmin etmeye yetmiyordu. Bu durumdan kurtulmak istiyor ama aynı zamanda basından heykeller için gelecek övgüler uğruna deliler gibi çalışıyordu. Sonunda Camille de tanınmaya başladı. Ama Rodin’in metresi olarak. 1898’de 15 yıllık ayrılıp barışmayla geçen dönemin ardından Camille asla Rodin ile asla evlenemeyeceğine ikna oldu.
1919’da Camille’in sağlık durumu iyiye gitmeye başladı; taburcu edilebilirdi. Ama hayır! Söz konusu bile değil. Annesi Camille’i taburcu etme önerisini kesin bir dille reddetti. Kızından işte bu kadar nefret ediyordu. Ne anne ama! 1929’a yani annesinin ölümüne kadar Camille ağlama krizleri ve sakinleştiriciler arasında bir hayat sürdü. 30 yıl akıl hastanesinde kapalı kaldı. 1929’dan sonra ise erkek kardeşi Paul’un tutumu farklı olmadı. Camille 19 Ekim 1943’te öldüğünde bazıları onun heykelin Rimbaud’su olduğunu bazıları ise lanetlenmiş bir sanatçı olduğunu söylediler. Fransız sanatçı Camille Claudel’in gerçek hayat hikayesinden uyarlanan bir filmi de var. Başrolünde Juliette Binoche yer alıyor.
“Bir avuç toprağı yoğurmayı bile bilmeyenler. Duygusuz yavan insanlar. Bu benim ruhum en kutsal varlığım… Bunlar çalışma saatleri. Ruhumun yandığı saatler. Siz yiyip içerken, dalga geçerken, oburca tıkınırken, ben heykelimle yalnızdım… Ve yavaş yavaş akan benim hayatımdı.. Bu toprağın derinliklerine kanımı akıtıyordum.” Camille Claudel
Kaynak: mühimhadiseler
İZDİHAM