Esra Dürger, Gezinti
Çok yorulmuştum. Dinlenmek için bir yer ararken havuzun önünde gördüğüm banka oturdum. Ayaklarım ne ağrımıştı ama ! O kadar dolaşırsan olacağı bu diye söylendim kendi […]
Çok yorulmuştum. Dinlenmek için bir yer ararken havuzun önünde gördüğüm banka oturdum. Ayaklarım ne ağrımıştı ama ! O kadar dolaşırsan olacağı bu diye söylendim kendi […]
Edebiyat bir sanat mıdır yoksa bilim midir? Sorusu, insanlar tarafından bu işle uğraşanlara sıkça sorulan sorular arasında gelmektedir. Aslında her iki dalı da yani sanatı […]
Sıradışı akıllara ve bakış açılarına sahip insanlardı. Hepsi de yazdıklarıyla yaşadığı çağı, hatta sonraki çağları etkiledi, değiştirdi. Shakespeare, Schiller, Joyce, Dickens, Austen, London, Hemingway, Woolf ve daha […]
Yazı ve yaşantı arasındaki ilişkinin mahiyeti edebiyatın en vazgeçilmez sorularındandır. Tercih ettiği sade ve “kasten daraltılmış” hayatı ve yazı evreninin derinliğiyle bu bağlamda modern edebiyatın […]
Nurdan Gürbilek, Tanpınar’ı incelerken zamanı merkezileştirerek (dikey bir tavır, geçmişe yönelik) ve bunu, geçmişi dişileştirmek suretiyle yaparken (aslında Tanpınar’dır kadınları simgeleştirerek zamanı dişileştiren), Tezer Özlü’yü […]
Dünya artık yerleşik hayata geçebileceğimiz bir yer değil Necdet! Bachelard ‘anılar hareketsizdir, mekânlaştırıldıkları ölçüde sağlamlaşırlar’ dese de biz asla bir mekâna kavuşamayacağız yirmi birinci asırda. […]
Doğrusal Zaman, edebiyat açısından ironik bir kavram olarak tanımlanabilir çünkü bu kavrama genellikle zamanı doğrusal bir şekilde kullanmayan eserleri incelerken ihtiyaç duyarız. Bu nedenle, “doğrusal […]
Şüphe, ayartandır zihni. Tenin ayartılması ürpertiyle olur, yoğun fakat kısa sürer. Şüpheyse tüm ayartıcıların en kudretlisidir, tek vuruşluk bir sonsuzu kapsar. Tek vuruşluk sonsuzda zihnimi […]
Narnia Günlükleri Lewis bir çocuk öyküsü yazabileceğini 1939 eylülünde düşünmüş ancak bu türdeki çalışmalarının ilki olan Aslan, Dolap ve Cadı, bundan yaklaşık on yıl sonra […]
Söylesene hadi gerçekten farkında mıydın hürlüğünün? Durup en son ne zaman bakmıştın o masmavi gökyüzüne? En son ne zaman oturup dinlemiştin kalbinin sesini, hırslarını bir […]
“Beni anlamıyorlar, ben bu kulaklara göre ağız değilim.” diyor F. Nietzsche. Anlaşılmak bazen dünyanın en zor şeyi oluveriyor. Tüm imkansız aşklar, imkânı olmayan her türlü […]
Sağ” ve “düşünce” sözcüklerini -sizler de benim gibi- bir arada tasavvur etmekte zorlanıyor musunuz bilemem ama, sağcıların, kendi geçmişlerini kavramak, kendi kavrayışlarının tarihî izlerini takip […]
Bloom hüzünlüydü ama umutsuz olduğunu sanmıyorum. Edebiyatın geleceğine ilişkin öngörüsünü sorduğumda şu cevabı almıştım: “Hiçbir şeyin hayal gücüne dayalı edebiyatı öldüreceğini düşünmüyorum” Ihlamur Sokağı’ndaki ahşap […]
Celile Hanım, İstanbul sosyetesinin en fazla tanınan kadınlarından biriydi ve neredeyse tüm şehir, onun güzelliğinden bahsediyordu. Güzelliğiyle İstanbul’a nam salan Celile Hanım, 1900 yılında Osmanlı’nın […]
Ben. Müzeyyen. Müzeyyen Alakuş. Adından asalet akan kadın. İsmime aşığım evet. Tam bedenimin taşıyabileceği ağırlıkta. Hafiften hallice. Altmışıma merdiven dayadım şimdi. Buruşuk ellerim, boncuklu miyop […]
Sabahın altısında alarm çalıyor. Üzerinde kırk yılın yorgunluğu ile uyanıyorsun. Daha kainat uyanmamış. Evde herkes uyurken sen sessizce evden çıkıyorsun, çocuklarını bakışlarınla okşayarak. Havanın soğukluğu […]
Ne çocuklarımız, ne torunlarımız bakır mutfak eşyalarını tanımıyor. O kalaylı tasları, tencereleri, tavaları. Hiçbiri kalaylı bir maşrapadan kaynak suyu içmedi. Bakır eşyalar onlar için artık […]
1988 doğumlu şair Onur Bayrak’ın Kelimeler ve Hisler adlı kitabı çıktı. Şairi Öldürdüler, Buhrannâme ve Lügatlere Güncelleme kitaplarının yazarı Onur Bayrak’ın Kelimeler ve Hisler kitabı, […]
Korku kötü bir rehber fakat [birinin] görmüyormuş gibi yaptığı birçok şeyin ortaya çıkmasına neden oluyor. Sorun, hastalığın ciddiyeti hakkında fikir vermek değil, bu salgının etik […]
Orhan Pamuk‘un dört yıldır yazmakta olduğu ‘Veba Geceleri’ adlı romanının 27. bölümünü yayımlıyoruz. Olaylar 1901 yılında Ege’de hayali bir Osmanlı adası olan Minger’de geçer. Adanın […]
İnsan, kendisinin acıklı bir karikatürü olmaya doğru gidiyor hızla. Ölmekten ‘ölesiye’ korkan ve fakat neredeyse her yaptığıyla hayatın bir parçasını yok etmekten geri durmayan acayip, […]
İnanmak, diye devam etti Séraphita, kadın sesiyle -çünkü erkek az önce konuşmuştu-. İnanmak bir Tanrı vergisidir! İnanmak hissetmektir. Tanrı’ya inanmak için Tanrı’yı hissetmek lazımdır. Bu […]
Giovanni o gün kendisine hitaben yazılmış bir tavsiye mektubu getirdiği, üniversitedeki tıp profesörlerinden Sinyor Pietro Baglioni’ye bir nezaket ziyaretinde bulundu. Profesör ilk bakışta çok zeki […]
Sevdalanmaya gidiyormuşum meğer…Bunu daha önce bir kahin bana söyleseydi, kuşkusuz geri dönmeye kalkmazdım, ama bu sevdanın nerede, nasıl karşıma çıkacağını düşünmekten belki de olayların sırasını […]
Üryan geldim gene üryan giderim Ölmemeye elde fermanım mı var Azrail gelmiş de can talep eyler Benim can vermeye dermanım mı var Dirilirler dirilirler gelirler […]
Yaşamın ölümle, ölümün yaşamla taçlanmasına isyan eden aziz kapitalistlerin, kibar globalistlerin, şirin emperyalist reklamcıların, taşakbüzen deniz korsanlarının, çılgın güç sahiplerinin sahibelerinin tanrıya yakarmalarını, kurban adamalarını […]
Beni soracak olursan, neysen O’yum işte ;diyelim ki iyiyim. Daha kararsız bir hiçken neyliğimde, kaderimden de bihaberken, bir renk bir doku bir kan parçası hücre […]
Göklere inanırdım eskiden, ama sen, denizlerin derinliğini gösterdin bana, ölü kentleri, unutulmuş ormanları, boğulmuş gürültüleriyle. Gök şimdi yaralı bir martı, süzüldü denize. Sana kargaşalığın üzerindeki […]
İzdiham Kitap Okuma Hareketi’nde arkadaşlarımız düzenli olarak bir araya gelmeye devam ediyor. Bu haftaki etkinlik takvimi şehir şehir aşağıdadır. İZDİHAM
Zamanı derin bir acıyla hissediyorum. Bir şeyleri bırakıp gitmek beni inanılmaz sarsıyor. Birkaç ay yaşadığım zavallı möbleli oda ya da altı gün kaldığım taşra otelindeki […]
Nasıl yar diyeyim ben böyle yare Mecnun edip çöle saldıktan sonra Alemin bağında bülbüller öter Giden benim gülüm solduktan sonra Coşkun sular gibi çağlamayan yar […]
İşte bu bilgi yığınının arasında bir gün vicdanımla baş başa kaldığımda büyük bir hayretle garip bir karmaşıklığa sürüklendiğimi fark ettim. Küfür ile imandan, ikrar ile […]
Şiir, boğazın orta yerindeki bu ülser. Şiir, kafatasını temizleyen bu akbaba. Şiir, aklını yitirdiğin bu poker. Şiir, gerçeklikten bu kaçma ödevi. Şiir, sözcüklerin birbirini öldürdükleri […]
“Beşikten çıkıp geliyor keder bize Ve beşikten geliyor sevinç de…” “Ona yalan söyledim, kendime yalan söyledim. Hep böyle oluyor! Herşey bir düş ve düşten başka […]
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! Düşüncemizin katlanması mı güzel, Zalim kaderin yumruklarına, oklarına Yoksa diretip bela denizlerine karşı Dur, yeter! Demesi mi? […]
Maupassant, benim için sıkıntılı bir sabaha uyanmak gibidir. Ortaköy’den Beşiktaş’a kendini bilmez halde yürümelerimin sebebidir. Kimi dalgın, kimi umursamaz; ama her zaman kederli, her zaman […]
Yaz ortasındaydı Ve geceyarısı ve yıldızlar yörüngelerinde Ölgün ölgün pırıldarken Daha parlak ışığında Kendisi göklerde Köle gezegenlerin arasında Işığı dalgalarda olan soğuk ayın Soğuk tebessümüne […]
Beklentisine kırgındı. Uzayıp giden günlerde kendi içinde kıvrıldığı yalnızlığına tekrar dönebilir miydi? Yalnızlığı orada mıydı? Şimdi daha da yalnız değil miydi? Bunların hiçbiri soru işareti […]
Günümüz toplumunu oluşturan büyük bir kitle çevrelerine karşı bir “saydamlık” içerisindeler. Yalancı yüzler ve yanlış ifadelerin arkasına saklanmaktansa insanın çevresine karşı saydam olması daha mı […]
Nurullah Ataç, Batı medeniyetine girebilmemiz için divan şiiri dahil bütün değerlerimizi terk ederek Greko-Latin köklerine bağlanmamız gerektiğine inandığı halde has şiir okumak istediği zaman divanlara […]