Edip Cansever, Ne Gelir Elimizden İnsan Olmaktan Başka?
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da. Hiçbir şey! Kadınlar geçtiği […]
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da. Hiçbir şey! Kadınlar geçtiği […]
Alnına konsun bu öpüş! Ve, şimdi senden ayrılırken, İtiraf edeyim ki- Günlerimi bir düş Sayarken yanılmıyorsun; Ama, umut gitmişse uzaklara Bir gece ya da bir […]
Alnımın üzerinde saçım dümdüz kesilirdi daha; Oynardım sokak kapısının önünde, çiçek dererdim. Bambu sırıklarına binmiş gelirdin, atlılar gibi, Dört dönerdin yöremde, mürdüm erikleriyle oynardın. Chokan […]
üstü badanalanmış bir duvar yazısıymışız öylece konuşuyormuşuz ve güzel fırçalar boya tenekeleri imparatorun korkusu ihtişamlı bir pelerin giyinirken görmüşüm sokağı onlar eskort demiş -onlar yara […]
Sana korkunç gülümsemeler bitti sonra hiç kimseyi göremedim herkes beni arıyordu bir ölü macar cambaz buldu beni buldu beni samyeli esiyordu denizden Ece Ayhan İZDİHAM […]
Gece yorganını örttüğü zaman bu şehrin üstüne Sokak lambalarının hepsi aynı anda yanar Aynı anda suratıma kapanır tüm sokaklar Gönlümün ortasındaki yirmi yıllık incir ağacı […]
Nerden bilebilirdik Galileo’nun şiirimize bir yerden dâhil olacağını Çatık kaşlarıyla bize bir şeyler anlatan bir dostun varlığını nerden Uzun bir yolu yürüdük onunla ve bunları […]
yeni bir koltuğun döşemelerini sökerim karartmak için odayı; lambanın ağzının etrafında dolaştırdım parmağamı; suyunu çekti dil defalarca: geldiniz ama ben seni bekledim! kurulmuşluğum iyice dinlendirdi […]
uzundur gece, uzundur, ölemeyen adam için, uzun süre yalpa vurur çıplak bakışları sokak lambalarının altında, içkili soluğuyla körleşen gözleri ve tırnaklarının altındaki et kırıntılarının kokuları, […]
Aşk hükümlüler, infaz ve intihar girişimine aşk Ben suçumu cümlelerle itiraf edemeyeceğim Çünkü ölümün konuşulmadığı bir çağda Ölülerin suskun kalması suç sayılmayacak Evet, ben suçumu […]
I Sabahleyin Karayı kaldırın mavi koyun umudumu yitirmedim Beni çağırın gülümserken uykunun bir yerinde Eliniz beyazken uzatın isterim Karayı kaldırın sevgi koyun umudumu yitirmedim Ben […]
Çok güzel ilerliyordu kızın kitabı Okur oturur oturduğu yerde, kitap ilerler çünkü Bir fincanın altında, tercihen fincanın renginde Görünmek için bekliyor, keyif verici maddeler listesinde […]
Eğer yeniden hayata başlayabilseydim, İkincisinde, daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. İlkinde olmadığım kadar neşeli olurdum, Çok az şeyi Ciddiyetle yapardım. Temizlik […]
Anadolunun kuzey noktasında şark hizmetinde Yaşamaktan canı çıkmış bir öğretmen ben Şairliğim uzak okuttuğum derslere Raspalanmış sistemler içinde kazanmak için ekmeğimi Yüzümde devlet ciddiyetiyle beklerim […]
Üç kez seni seviyorum diye uyandım Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim Bir bulut almış başını gidiyordu görüyordum Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün Sokağı balkonları […]
benim şeyhim vardır onun makyaj çantası böyle bir fotoğrafı yaktı rönesans ressamı benim baş ağrılarım vardır onun majezik hapları ben şeyhime uğrarım o psikoloğa hafta […]
I. Belki bir sumruyu yolda görsem tanımam, tanırım kırıksa bir kanadı Seni de tanırım nerde görsem, beklemeyi maviye mayalayan gözlerinden Belki uzak da değilsin gül […]
Güzel bir kadınmışsın, çantanda bıçak taşıyacak kadar Kadınmışsın, bıçaklayacak […]
kendi boşluğundan kaçanlar boğulmaya gider bir başkasına kanatır bazı kuşluk vakitlerini yolları ve gülleri yanlış tutanlar inerler sulara yaslanmak için inerler… ama boğulmak kolsuz bir […]
Sen aklıma düşünce ellerim tutuşuyor ellerim Sen aklıma düşünce yetmişinde ihtiyar Küçük bir sokakla arkadaş, biraz daha yaşasa sanki kıyamet kopacak Sen aklıma düşünce Parmak […]
Sabahattin Eyuboğlu, Orhan Veli’nin ölümünden yaklaşık bir ay sonra Nahit Hanım’a yazdığı mektuptan üzerinden çıkan şiirin “Gelirli Şiir” olduğunu öğreniyoruz. Mektupta ilgili bölüm şöyle: “Cebinden […]
Bitti temmuz, yine bitti Kırlangıçlar çekip gitti, yine gitti Kaldık yine kaygularla başbaşa yine kaldık Yarın yine yapraklar, yarın yine yağmurlar Ardından yine soğuk, ardından […]
Bir hikâyeye dahil değilsek, kurguladıklarımız için suçlanamayız. İç: Ellerin dokunmadığı hiçbir şey kalmamış ve dokunulmamış gibi geziyordu koltukların üzerinde. Bir filmden bir kesit Açtın ve […]
Putları kırmanın cezası ateşte yanmaktır putları kırmamanın da ateşi gül edecek baltalı bir çocuk kalmadı burda çocuk kalmadı burda defterini karalıyor çocuk akşamların göğe yaptığı […]
Şüheda biliyorum Kızıyorsun Evet haklısın Bir nokta kadar ciddi olamıyorum Sana gelirken hep üçe bölündük Kendimle ben Şüheda biliyorum Rüzgarın şiddetli esintisi Kılcal damarlarımızdan söküp […]
Amerika sana her şeyimi verdim,şimdi bir hiçim ben. Amerika, iki dolar yirmi yedi sent 17 Ocak 1956. Kendi kafama bile dayanamıyorum. Amerika, ne zaman bitireceğiz […]
Anne düşünüyorum da eve dönersem bir gün habersiz sabahın erken saatlerinde dönerim yılların birikimi zenginlikler demir atların sırtında her yer, her şey mavidir hâlâ usulca […]
kilitli su narların kızardığı uzak ülke üflenmedi ülkene henüz zaman tenhalarda birkaç sokak gezinip dolaşsın bırak süslenip saçılsın bir heykeldi ben onunla öpüştüm bir ırmak […]
1. ölü şairler geçiyordu uzun ırmağımdan seyrelen sesleriyle hepsi benden bir zerre ve ben onlardan yekûn bir şaşkınlık, işte nereden gelmişim, nereye? yalan bu yersiz […]
Biz kırmızı ışıkta geçiyorduk bayım birbiriyle çarpışacağından haberi olmayan iki ses arasında bir gözlüğün ayrı yere bakan iki camında sessizce çizikler biriktirerek birbirinden habersiz iki […]
yürüyen polis üniformaları var şapkalarında yıldızlar, keski ve barut sirenler kötüye delalet ediyor bulutlar; karmakarışık saçlarım yaya geçitleri kullanılmıyor şehir pranga bulutlar nezdinde eziliyor her […]
anacığımı ben doğurdum kovukta babamın da çoğunu ülkemin yolladım çocuklarımı kurumlarına yıkasınlar diye bu onulmaz sancıyı. yıksın tunç bilekten kerahet vakitlerinde yeni cürümler kazısınlar arzımızda […]
O gece o vakit o an Susturuldum sustum hiç konuşmadan Yanılmıyorsam eylül sonbahardı Serin hareketli ve ıslak Geçmiş yani dün bugün yaşıyoruz elbette yarın kıpırtılı […]
Koca Mustapaşa! Ücra ve fakir İstanbul! Ta fetihten beri mü’min, mütevekkil, yoksul, Hümü bir zevk edinenler yaşıyorlar burada, Kaldım onlarla bütün gün bu güzel rü’yada. […]
Varolmak için mi yaşıyorduk yoksa başka bir amacımız mı vardı? Sordum bunu kim bilir daha kaç yaz deliliğime Babam atıldı öğretmenlikten Annem de çok uzun […]
ÖNDEYİŞ Bir şövalye vardı üzgün, sessiz, Solgun yanakları çukurda; Kapılmış karanlık hülyalara Dolaşırdı sendeler gibi orda burda. Dalgın, hissiz, yavaş, sakar Sallana yıkıla yürür gördükçe […]
VI Ben tırmandıkça Dağ terliyor Kalp daha hızlı atıyor Taşlar belkemiğinden aşağı Azar azar damlıyor Vadide Nehrin ağzı bir dedikodu gibi Taşların kulağına su fısıldıyor […]
Her akşam eve dönerken bilmem kaç tanrı bıçaklıyorum Yok şimdi eskiden sarıldığımız ablalar Canlarım, yağmuru dindirme heyecanları Her şeyden edinilmiş kinayenlenmiş kadınlar Arkadaş kırıntıları gülüşme […]
Kısır bakışlarını savurdu kasıklarıma Hiçbir tufan kopmayacaktı Nuh rüzgarlara ve rabbine güvenip yelkenleri açmayacaktı Zaten o tufan kopsa kirpiklerinin yarasından Ben inkar edenlerden olup boğulacaktım […]
Yazdıklarım, arka camdaki tuğra kadar ideolojik, kan ve barut üzerine kurulan dostluklar kadar stratejik, hırdavata dayalı toplumsal statüler kadar sosyolojik, tokiʼnin mimari dehası eserleri kadar […]