Bukowski, Buhran
çok fazla çok az ya da çok geç çok şişman çok zayıf ya da çok kötü kahkaha ya da gözyaşı ya da kusursuz kayıtsızlık nefret […]
çok fazla çok az ya da çok geç çok şişman çok zayıf ya da çok kötü kahkaha ya da gözyaşı ya da kusursuz kayıtsızlık nefret […]
bütün ırmaklar yükselecek ama korkmayın her şey yerli yerinde okullarda ellerinize cetveller vurulacak ve kurtlar mısırları kemirecek mitralyözler üç ayaklara monte ediliyor ve karınlar beyaz […]
Yürüyen merdivene biniyorum, Genç bir adamla çok hoş bir kız Var önümde. Kızın pantolonu ve bluzu tenine yapışmış. Yukarı çıkarken Kız bir ayağını Bir basamak […]
bir mavi kuş var yüreğimde çıkmaya can atan ama ben ondan güçlüyüm, kal, diyorum ona, kimsenin seni görmesine izin veremem.bir mavi kuş var yüreğimde çıkmaya […]
Hemingway’in boğa güreşlerine neden ihtiyaç duyduğunu biliyorum; resmi çerçeveliyordu onun için; gerçeğin nerede olduğunu ve ne olduğunu hatırlıyordu.Bugün atlar koşmuyor. Tuhaf bir normallik duygusu içindeyim. […]
* Kendimize işkence etmek için kullanmak isteyeceğimiz bir şey hep bulunur sanırım… Hipodromda başkalarının hislerini paylaşırsın; o ümitsiz karanlığı, pes edip vazgeçmenin kolaylığını. Bahisçilerin dünyası […]
En iyilerimizin sonu genellikle kendi ellerinden olur sırf uzaklaşmak için, ve geride kalanlar birinin onlardan uzaklaşmayı neden isteyebileceğini bir türlü tam olarak anlayamazlar. […]
tibet’e git deveye bin incili oku ayakkabılarını maviye boya sakal bırak kağıttan bir kanoyla dolaş dünyayı the saturday evening post’a abone ol çiğnerken sadece sol […]
Afrika’ya ilaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde “tok karnına” yazıyordu. Kendimize işkence etmek için kullanmak isteyeceğimiz bir şey hep bulunur sanırım. Hipodromda başkalarının hislerini […]
karım anlamıyor beni. direksiyonda karşı yönden gelen biri ile gözgöze geldiğimde başımla selamlar veya el sallarım bazen. içimden gelir. “gerçekten tuhafsın,” der karım. süpermarketteki kasiyere […]