Nurdal Durmuş – Bir Varmış, Hiç Yokmuş
Çocukluğumu severdim. Elimde, cennete yollamak istediğim tek kelime “çocukluğum” kalmıştı. Çocuk hep güler, anne hep dua ederdi. Yalan masum, yıllar neşeli, umut diri, oyunlar eğlenceli, […]
Çocukluğumu severdim. Elimde, cennete yollamak istediğim tek kelime “çocukluğum” kalmıştı. Çocuk hep güler, anne hep dua ederdi. Yalan masum, yıllar neşeli, umut diri, oyunlar eğlenceli, […]
Bekliyoruz! Mütemadiyen beklemekle geçiyor hayat. Birisini, ölümü, kıyameti, iyi olmayı ya da herhangi bir şeyi. … ama gelmiyor/sun ve geçmiyor! Kırgınız! Bekle, gitme, yapma, […]
Ne olursan ol gel demedi aslında “Her şeyden önce insan ol, öyle gel” dedi, ama anlayamadık. Öylece destursuz girdik dergaha. “Hamdım, piştim, yandım” dedi ‘kamışlıktan […]
Yorumsuz istatistik! Yaklaşık 6 bin yılı bulan yazılı insanlık tarihi boyunca kayıtlara geçen 15 binden fazla savaş yaşanmıştır. Yaşamı boyunca savaş görmemiş ya da tanık […]
Elimde eski bir oyuncak: Pinokyo. “Yalan söyleyince burnu uzar” diyen yalancılarınki gibi burnu uzamıyor. Üstelik tahtadan… Bir ceset gibi duruyor avuçlarımda. Bir oyuncağa yakışmayacak kadar […]
Bugün Cumartesi ve hayatımda önemli sayılabilecek yeni bir şey yok! Ofise geldim ve bir bardak çay eşliğinde Sting’in “Shape of My Heart” şarkısını dinliyorum. Cumartesi […]
Bir komutan tanıyorum: Dünyanın en büyük üçüncü ordusunun başındaki Sırp komutanın “Öldürün, yakın, yıkın, katledin!” emirlerine karşı, “Savunmasız insanlara zulmetmeyin! Ancak halkın ordusu olduğumuzda ve […]
Her mektubun ayrı bir öyküsü ve yaşanmışlığı var. Her biri bir başka şahitlik bekliyor. Bu mektupları okuyunca insan, yaşamını şekillendiren en büyük değerlerden birinin de aşk […]
Her insanın özlediği kadardı bayram.
Doğduğumuz ev, tahtadan arabalar, çocukluk arkadaşları, düşe kalka büyüdüğümüz yollar, tırmandığımız kiraz ağaçları, korkusuz yürünen caddeler-sokaklar, uzak mahallelerden bile edindiğimiz arkadaşlar, çocukluk aşkları…
Apartman kapılarından kovulmadığımız, sokaklardan kaçırılmadığımız, camilerden dışlanmadığımız, başımıza çorap örülmeyen o günler…
Kötü nedir bilmeyen çocukların hep iyilerle karşılaştığı dünya…
Kent nedir, kaos nedir, cinnet nedir, büyümek nedir bil¬mediğimiz günler…
Mahallesi, çeşmesi, bakkalı olan bir hayat ve herkesin birbirini tanıdığı, güvendiği günler.
Eylül artık bütün gün benimle. Elimdeki kitapta, balkonda, yürüdüğüm yollarda, bulutların arasında…
Gökyüzü, kuş, yağmur, rüzgâr…
İlk aşk, ilk acı, ilk ayrılık…
Beyaz zambak ve hüzün.
Avrupa’nın orta yerinde yaklaşık 312.000 kişi katledildi. Bunlardan yaklaşık 35.000’i çocuktu. 50.000 kadın tecavüze uğradı, 2 milyondan fazla insan evini terk etmek zorunda kaldı. Bosna […]
Nasıl devam ediyordu Beatles’ın şarkısı: “Ansızın gördüm ki o eski halimin yarısı bile değilim.” Annemden öğrendiğim ilk şey; kendimden büyüklere, öğretmenlere, yaşlılara her şartta ve […]
RUH SAĞLIĞIMIZ İÇİN UZAK DURULACAKLAR LİSTESİ;
1- Siyaset
2- Haberler
3- Köşe Yazarları
4- Tartışma programları
5- Gazeteler
6- Troller
7- Din, mezhep ve cemaat tartışmaları
8- Mevki, makam sahibi olan eski dostlarınız
9-Yokluk, dostluk ve ölüm görmemiş insanlar
Senaryo: Yılmaz Güney’in yazdığı Şerif Gören’in yönettiği Yol (1982) filminde Doğu’da “Namus Sorunu” yüzünden babası eşini terk eden kızını ahırda yıllarca bağlı tutar. Yaşanmışlık: “Babası […]
Anneler için hiç büyümeyen oğulları vardır. Yaşı kırklara gelse bile bir akşam eve geç kaldığında pencere önünde uzun kederlere dalar anneler. Anne dilinde oğullar, endişe […]
Bugün Cumartesi Bugün hiçbir şeyden daha hızlı yaşamamalı. Hayatla aramızı birkaç adım açmalı. Mesela bir şarkıya ikinci nakaratında eşlik etmeye başlamalı. Bir kitabı son cümlesi […]
İnsanız işte, en çok imkansızlık içinde ne kazandıysak o kıymetli oluyor. Emek, iş, hayat, okul, başarı, kariyer, maddi ve manevi daha birçok şey. Hepsi imkansızlıkla […]
veda! birinci gün – martılar bu şehri terk etti ters giydiğim ayakkabılarla, adını bile bilmediğim sokaklarda yürüyorum. levha yok, yön yok, ışık yok. sağa sola […]
Çünkü sen Clarice, her şeyin çer çöp haline geldiği bu dünyada, şeylerin içine kıymet koymasını bilen, bilmekle kalmayıp bu kıymeti sakin tutmak için gönlünü ve mesaisini koşulsuz harcayan birisin. Ama cılız biri!
Şairler ölmek istemezler, çünkü ölmek unutulmak, yok olmak demektir. Şairler ölmek isterler, çünkü ölerek yaşamak onlar için hep daha cezbedici bir duygudur! Bu açıdan bakıldığında şair belki de son hamlesini, hayata sınırlar koyan, onu basitleştiren bütün yaşam koşullarına “şiirlerin” ölümsüz dizeleriyle “ölüm” diye bağırarak yapar!
Her şey eskisi gibi sürüp gidiyor. Yeni yıllar, dünya hengâmesine dalıp hep yenilen -yine yenilen, hep kırılan -yine kırılan insanoğluna taze bir müjde, yeni bir […]
14 Şubat, kimine göre kapitalizmin kasalarını doldurmak için uydurduğu para bayramı, kimine göre hengâmeli hayatın birbirimizden uzaklaştırdığı boşluğu sevgi sözcükleriyle doldurmak ve sevdiğimizi mutlu etmek […]
Aklınız durgundur. Oturup “hayat güzeldir” diye yazmak gelir içinizden. Gerçekleşmesini diledikleriniz için “Allah büyüktür.” Belki “geçecek, her şey geçecek” diye yazmak, Şiir yazmak, Bir arkadaşınıza […]
Çocukluğumda dünyanın son sözünün kıyamet olduğunu öğrenmiştim. Bunu bana kıyameti annem öğretmişti. “Kıyamet dünyanın sadece son günü değil, aynı zamanda dünyanın son sözüdür” demişti. O […]