Turgut Uyar, Salihat-ı Nisvandan Saffet Hanımefendiye
Hatırlarım bir akşam bir yokuşa durmuştum; İri atlarımız macardı, dantellerimiz alman… Ne Göksu’da bülbül dinlemek ne Abdülhak Şinasi Bey… Ipılık bir sevgi geçerdi ara sıra […]
Hatırlarım bir akşam bir yokuşa durmuştum; İri atlarımız macardı, dantellerimiz alman… Ne Göksu’da bülbül dinlemek ne Abdülhak Şinasi Bey… Ipılık bir sevgi geçerdi ara sıra […]
(Naci’ye ağıt) Ben alır başımı giderim bir gün Ege adalarına şarap içmeye Oturup güngörmüş pazarlarla teslis konuşmaya Ve bir rüzgar koklamaya üçyüz yıl gelecekten Çocuklarımız […]
Bir biz varız güzel öbürleri hep çirkin Birde bu terli karanlık Sonra bir şey daha var muhakkak ama adını bilmiyorum Nereden başlasam sonunda o ışıkla […]
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran […]
Ben hep sıkıntılıyım. Yani bir adamın canı sıkılır, o Ben’im. Çünkü bana en yaraşan durumdur sıkıntılı olmak. Ben silahsız bir askerim de ondan. Törenler askeriyim […]
tut ki sen bir şiiri çok iyi yazsan ya da çok iyi bir şiir yazsan bir saatin aralıksız işleyişi bir çocuğun bir sokak kedisini […]
Ölümden çok korktuğum halde, kendimi hayattan koparmamak için çeşitli çarelere başvurmam gerekiyordu. Bu ruh hali benim de kendini şöyle gösteriyordu: Bu hayat, birinin bana oynadığı […]
Kültür endüstrisi terimi yanılmıyorsam ilk defa 1947′de, Amsterdam’da Horkheimer’la birlikte yayımladığımız Aydınlanmanın Diyalektiği’nde kullanıldı. Müsveddelerde “kitle kültürü” terimini kullanmıştık. Fakat daha sonra, yandaşlarının işine gelecek […]
Şunu öğrenmelisin: Sen hiçbir işe yaramaz değilsin. Seni senden çalan toplumdur. Kültür bir şeye cesaret edebilme sorunudur. Okumaya cesaret edebilme, bir görüşe cesaret edebilme, görüşlerini […]
yirmi yaşım ile otuz yaşım arasında aklın bittiği yerleri ve çıldırmanın sınırlarını aradım. Çıldırmanın beni ne kadar ilgilendirdiğini bilmiyorum, bu yüzden onu kendi kafamda ve […]
Ben bendim. Zaman, yaşanmış zamandı. Bir kaç yaşanmamış gün de eklenmişti bu zamana. Kemerle bağlanmıştım. Acılarım vardı…” (s.12) “Beni öldürdüm, her insanı öldürmek kanısı ile […]
o kahkayla güldüğünde, onun kahkahasına bulaştığımın ve onun bir parçası olduğumun farkına vardım, onun dişleri yalnızca rastlantısal yıldızlar olduğu zamana kadar, talim yapan bir manga […]
“Yalnız tek bir merkez olsa da, insanların çoğu kendi merkezlerinde yaşar”. (Heraklit) Şimdiki zamanın ve geçmiş zamanın Her ikisi belki de içindedir gelecek zamanın, Ve […]
Bu hiç bir şey değil!” diye bağırdı öküzünkiler gibi yuvarlak gözlü , şimdiye kadar hep köşede, pencerenin kenarında oturup, sigara içerek bizim hırsızlık ve […]
Bir tırtılın ağır ağır ilerleyişi, kimi zaman bir dağ şeklini alması. Ruhumun besbelli görünme çabası gözlerini ovuşturması,gülümseyişi. Amenna! Bir yanardağ kümesinden, beraberinde getirdiği soluk isleri… […]
Kimse inanmaz Benim hafif-makineliyle öldüğüme Veya ayrıldığıma dünyadan Benimde başkentte bi odam Şiir kitaplarım Üniversitede adım Ve arkadaşım vardı Ünüm de olurdu Yaşasaydım Salah Birsel […]
Ben piyano çalıyorum sen orada kaç yıl Saçlarını at sevmeyi değiştiriyor çünkü Ellerini at gözlerini at dudaklarını at yoksa Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa […]
Herkes sek sek yürür Ben yalınayak koşarım Herkes gülerken ağlarsa Ben ağlarken gülerim Asık suratlara değil Anaç kikiriklere bayılırım İçim ahu gözlüdür Her şeye aynadan […]
Ecel tuzağını açamaz mısın Açıp da içinden kaçamaz mısın Azad eyleseler uçamaz mısın Kırık mı kanadın kolların hani Aç mısın yok mudur ekmeğin aşın Odan […]
karım anlamıyor beni. direksiyonda karşı yönden gelen biri ile gözgöze geldiğimde başımla selamlar veya el sallarım bazen. içimden gelir. “gerçekten tuhafsın,” der karım. süpermarketteki kasiyere […]
Efendimiz dinlen artık, yorgunuz yorgun, Duyalım biraz da rüzgârların parmaklarını Üstümüzü örten şu durgun Yaş kurşun gibi ağır kapaklarda. Dinlen artık kardeş, gün ağarıyor bak […]
Gel, bizden iyi olanlara acıyalım. Gel, dostum, hatırlayalım: Zenginlerin uşakları var, dostları yok; Bizim dostlarımız var, uşaklarımız yok. Gel, evlilere, bekârlara acıyalım. Küçük ayaklarla girer […]
Bir İmparatorluk Övgüsü- Bu öyle bir şiirdir ki, Kral Beşinci George, beni Buckhingham Sarayı´nın avlusundaki fıskiyeye zincire vursaydı ve istediğim yemeklerle, kadınları bana ihsan buyurmuş […]
Ama sen uzaklardaydın ey kalbim Uzaklardaydın, sevdiğim uzaklardaydı Ayın yıldızların çağlayarak Berrak şelaleler yaparak Coşku içinde aktığı Bir yerlerdeydi. Hani bir gün bir çobana rastlamıştık […]
Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma Çiçeğe durdu […]
haydi sana itiraz ettim gözlerimi kapamadan bekliyorum seni bu teslimiyetlede ayaklarının altındayım değiştirmedin akışımı ömrüm, sana verilecek gül nakışı mı? bu ŞEYLER niçin ölüdür? ah […]
Üşüten bir mum alevi gece Daha sabaha kaç karanlık eklemeli ey adı yar olan ? Afedersiniz… Adınız aşk diye sevmiştim. Düşüşümü bilin diye gözlerinizin önünde yığıldım, – […]
bir çiçek bahçesinde geceye durgun kalışın yağmur sıcağı gibi öptüm sonsuz gidişinden. saçlarının seyriyle seni yolları aşklara davul çalıp çağrılmış yalnızlarla dolduran akreplerdir duygunun. karanlık […]
sevgilim, bir günün ortası şimdi taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık, ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde uzat bana, uzat ellerini izinli askerler görüyorum, […]
Kilometrelerle çizdim kaşlarını Aynalara seni sevmenin İstasyonlarda koşuşturan çocukluğumun Şımarık ölmelerinden beri Bağırıyor şehrin delileri: Aşk bir inkılaptır. Adamın kimyasını değiştirir. Aşk bir inkılap… İkişer […]
Yürürsün yürürsün yürürsün yürürsün… O kadar çok yürürsün ki dizlerinin sızısını bile hissetmezsin. Artık iyiden iyiye zorlayan ayakkabınla bir derdin yoktur, acısın parmakların. Hatta kesilsin. […]
Kadınlar allı morlu entarileriyle karşılıyorlardı salı günlerini.Renkli kefenler beğeniyorlardı itişe kakışa.Şeytanlar şarkı söylüyordu pazar yerlerinde. Parmak uçlarımdaki toplu mezarlar baş kaldırdı:Bu ölüm yakışmadı bize,hadi yeniden ölmeye! […]
bir küçük kız çikolata paketinden baba yapıyordu. antetli kağıt yiyordu kahvaltıda adamlar, ayak izleri ceplerinden çıkmıyordu. bir küçük kız çikolata paketinden baba yapıyordu. kalın ciltli, […]
Sen gittin dostum, ben nasıl kalabildim bunca yoklukla? Parmaklarımdan utanıyorum dostum! Seni düşündükçe parmaklarımdan utanıyorum. Varlığımın azabından kurtulmak için seni görmem lazım. Geceleri yıldızlarla yaşıt […]
ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak sabahtan akşama dek, uykusuz, sağır, eski bir pişmanlık ya da anlamsız bir ayıp gibi ardını bırakmayan bu ölüm. bir […]
Zahmet çekenlerin, kalıntılarını tartmaya ne zamanları ne de istekleri vardır; talihin sertliklerine ya da bönlüklerine boyun eğerler; ümit ederler. Ak düşmüş saçlardan, kırışıklardan ve hırıldamalardan […]
Feyzi Baran bir aşka dokundu. “Her şey ne garip, ne kolay, ne suçlu Bir dinamit patlayacağından şüphelenir” Küçük kız çocuklarının hikâyesi bu. Yanakları al […]
Üniversite öğrencileri neden çok ekmek yer? Cevabı bu yazıda değil. Topolojiden çekenlere… ÖN SÖZ: Topolojiden geçtiğiniz zaman öyle derin bir nefes alırsınız ki; kaburga kaslarınız […]
Bir tür hazza denk düşen, hayatta kalmaktan duyulan tatmin, tehlikeli ve doyurulamaz bir tutku halini alabilir. Bir tür hazza denk düşen, hayatta kalmaktan duyulan tatmin, […]
sarı türküler biriktirdim ağzımın kenarında buğdayın hasadından sana da pay biçtim paylaştıkça çoğalmak için anadolu kokan yüzünün her kıvrımında başımı eğdiğim yerde vatan oluşun bağlıyor […]