Site icon İzdiham Dergi

Cemil Meriç: Sözler

Cumhuriyet Döneminde Bir Marksist…
Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir.
Aldatmayan tek sevgili var dünyada: mutlak güzel.
Din, bir susuzluk, sonsuza karşı duyulan özlem. Bilgi değil, aşk.
Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk, anasız doğan ve zürriyetsiz ölen. Zirveden zirveye akseden şarkı.
Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.
İdeolojiler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri.
Slogan, ilkelin ideolojisi.
Acıları dev aynasında büyüten rezil bir hassasiyetim var.
Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla.
Kelam, bütünüyle haysiyettir.
Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.
Kendi gerçeğimizi kendi kelimelerimizle anlayıp anlatmak, her namuslu yazarın vicdan borcu.
Tarihin mimarı: isyan, kadere, zamana, insana.
Meçhule açılan bir kapıdır kitap. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.
Duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir.
Her toplum bir kitaba dayanır: Ramayana, Neşideler Neşidesi veya Kur’an: Senin kitabın hangisi?
Tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazine.
Kitap, istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür.
Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: kültür.
Sol ve sağ… çılgın sevgilerin ve şuursuz kinlerin emzirdiği iki ifrit.
Türk aydını yangından kaçar gibi uzaklaşıyor memleketten.Hayır kirlettiği bir odadan kaçar gibi.
Her büyük adam kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır.
Tefekkür Vuzuhla başlar,kurtuluş şuurla.
Güneş ülkeleri aydınlatır, sözler milleti.
Havarilerini yaratamayan İsa’nın yeri tımarhanedir, tarih değil.
Hiçbir zafer umulanı getirmez, hiçbir bozgun mutlak değildir.
Hayat herkesin yaşadığı, kimsenin yaşamaktan hoşlanmadığı komedya.
İnsanlık daima kötü oyuncaklar peşinde koşan bir çocuk.
Deha tabiatın en tehlikeli armağanı.
Her kavganın ezelî mazereti: Son kavga olmak.
Kâmus bir millietin nâmusudur.
Okumak, iki ruh arasında âşıkane bir mülâkattır.
Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek.
Çatışmasız toplum beraber otlayan, beraber geviş getiren adsız bir sürü.
Bilgi, sonu gelmeyecek olan bir fetihtir.
Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık.
Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde duruyor; süngü, açlık, fuhuş.
Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken ölüler de var.
Polemik zekaların savaşıymış. Zekalar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer.
Şiir ne bir teşrih masasıdır, ne bir teşhir çarmıhı.
Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın, “felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir.
Savaş bir irşat. Savaş, ışıkla karanlığın diyaloğu. Düşman, gözü bağlı olandır.
Belki de medeniyet uyuyor ve zaman zaman rüya görüyor.
Kendini tanımak, marifetlerin marifeti.
Şuuraltı(psikanaliz) her istediğini kolayca elde eden mutlu azınlığın imtiyazı.
Raskolnikov sarsıntı geçiren bir toplumda yapayalnızdır. Dosto gibi.
Avrupa tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir.
Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi.
Batı’nın düşünce tarihi akılla naklin mücadele tarihi.
Kültür, homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye çalışan birer şal.
İrfan, kemale açılan kapı, amelle taçlanan ilim.
İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime.
Her çağ kendi kelimelerini söyletmiş kelimeye; her demagog kendi yalanlarını.
Asya’nın bütün evlatları içinde Batı’nın ilk benimsediği: Zerdüşt.
Kahramanlık, hatada ısrar etmemektir.
Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir.
Mahalle kavgaları, tefekkürün zirvelerine ulaşmamalı.
Hapishane, maskelerin çıkarıldığı yerdir.
Kronoloji: aptalların tarihi.
Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime.
Gerçek hükümdarlar, ebedi hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.
Yığın düşünmez, maruz kalır.
Bayağı, hissetmeyendir.
Kelime : Senin yıldızların kelimeler, söyle raksetsinler, alev saçlarıyla sonsuz bahçesinde hayallerinin.Kelime ormanda uyuyan dilber; şair uzaklardan gelen şehzade.Öyle seveceksin ki kelimeleri, sana yetecekler.Yıldızlar tanrı’ya yetmiş mi? Kelimeler benim sudaki gölgem, okşayamam onları, öpemem. Bir davet olarak güzel kelime ve muhterem. Gönülden gönüle köprü, asırdan asıra merdiven. Kelime kendimi seyrettiğim dere. Kelime sonsuz, kelime adem.
İzm’ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri.
İngiliz hodgamdır.Bir millet değil de bir yığın.Yığın düşünmez, mâruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre. Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi unutuverir.
Düşünceye câzip ve parlak bir biçim vermek küçültür düşünceyi. Büyük yazar içinden gelen sesi olduğu gibi haykırandır. Kelimeleri kullanırken avamın hoşuna gidip gitmeyeceğini düşünmez.
Dergi hür tefekkürün kalesi.
Düşünce şüpheyle başlar. Düşünce, tezatlarıyla bütündür. Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak, kendimizi hataya mahkûm etmek değil midir.
Birbirini bütün tedaileriyle karşılayan iki kelimeye ne aynı dilde rastlarsınız ne iki ayrı dilde.

Cemil Meriç

İzdiham

Exit mobile version