şimdi neşide okuyacak vakitte değilim ben
çünkü vakitsiz terliyor kelimeler ağzımda
ve ölüm hırıltılı bir sese dönüşüyor boğazımda
kalbimden tenha bir yer yok benim için
uzun susuşlar süpürüyor yüzümü
bazen bir şarkıdan koparıyorum kendimi ansızın
ansızın sert bir rüzgâr değiyor korunaklı yalnızlığıma
işte o zaman üşüyorum
koltuk altıma termometre koyuyor dünya
üstüme kapattığım kapılardan tekrar geçebilmek için
marşlar ilikliyorum dudaklarıma
sessizliğimi böyle kandırabiliyorum ancak
oysa sessizlik ağlayan bir kadının
gövdesindeki darp izlerini lanetlemesiydi
hatırlıyorum
henüz çocukken
uçabilirim diye düşünüyordum
göğü durdurup kuş sürüsü ektim bulutlara
düştüğümde farkına vardım
güvercinlerin öptüğü kanatlarımdan başlamıştım yorulmaya.
çürümekle itham edilen bedenimi gömmek için
mezar kazıcıların kirli ellerine yalvarıyorum
karanlığı yıldıracak sözler söylüyorum onlara
gölgem bir servinin altında uzasın istiyorum
çünkü gölgem anlaşılabilir kılıyor beni
kadınlardan saklayarak öptüğüm güller azarlıyor ellerimi
beni toprağa yatırıp ölçümü alıyorlar
bakın ne kadar insanım!
zamandan sıkılıp saate bakıyorum
ne büyük bir yanılgı
ayağımın altında uçurtmanın düştüğü boşluk
söz veriyorum
düşerken gökdelenleri ıskalamayacağım bu kez.
Cengizhan Konuş
İZDİHAM