Elif Bayır, Cahiliye ya da Yol
Elimde Zülfikarı tutsam ilk sizin boynunuzu vurdururdum bayım. Zülfikara yakışır çift başlı bir kurtuluş olurdu ölümünüz. Öyle başına buyruk, öyle kendinden emin ve şüpheli kendinden, meydan okuyamazdınız dünyaya. Bir tereddüt kaybetmek geçerdi aklınızdan. Oysa kılınıza dahi dokunmuyorum. Yanlış anlamayın ama anlayın beni. Zülfikarsızlığımdan değil, kulluğumdan bu acziyetim. Yalvarırım gözlerinizi üzerimden çekin.
Bu ellerim, bu ayaklarım olmasa olduğunuz yerden hicret ederdim bayım. Bir Medineye varamazdım ama Sünnetullaha uygun olurdu sizden kaçmak. Oysa yolumu kaybediyorum ayaklarımla, ellerimle ceplerimin yerini bulamıyorum. Firar diyorum, sarp yokuşu tırmanmak. Dağlar gibi kalakalıyorum karşınızda. Lütfen adımlarınızı ötelere çekin.
Küçük bir kız çocuğu olsam elimden tutar mıydınız bayım? İçinde annem olmayan bir şehrin öksüz hüznü var omuzlarımda. Aklımda bir devrim hayali. Ellimden tutuyorsunuz ve karşınızda değil yanınızda duruyorum bir anlık. Bağışlayın aklımdan geçenlere söz geçiremiyorum. Size bir kahvenin kırk yıl sözünü veremiyorum yirmi yıllık ömrümle. Ellerinizi biraz karanlığa çekin.
Biraz daha kalırsanız katlime ortak olmalısınız bayım. Kentlerde ellerinden tutulmadan büyümüş bir kız çocuğuyum. Beni toprağa gömebilir misiniz hala havasından solurken kentlerin? Gönlümde bir devr-i cahiliye. Gözlerinizin putunu diklememeliyim devrime. Putları yıkmalıyım ben. Putların boynunu vurmalıyım. Siz gitmelisiniz.
Gitmelisiniz evet. Başka türlüsünü düşünmemeliyim. Adımlarınız öteye gitmeli. Gözleriniz de gitmeli, elleriniz de. Gidişinizin ardından sol omzumda bir melek olduğuna iman etmeliyim yeni baştan, sağ omzumdaki melek bunu not etmeli.
Başka türlüsünü düşünmemeliyim.
Elif Bayır
İZDİHAM