Seninle görüşüyorum, bu görüşmenin hemen ardından yine seninle görüşmenin isteğini duyuyorum içimde
Nadiren gerçekleşen ve git gide azalan mesajlaşmaların arasında seninle görüşmenin ateşi yanıyor içimde
Adın geçiyor, görüşmek için seni aramanın arzusunu duyuyorum içimde
Bir koku seni anımsatıyor, elim telefona gidiyor seninle görüşebilmenin umuduyla
Bir şarkı çalıyor, şarkıya adımlarım eşlik ediyor evine giden yolda ve o yolda seni görebilmenin heyecanını yaşıyorum içimde
Seninle hiç bulunmadığım ortamlara birlikteliğimizin hayalini koyduysam ortaya, o mekanlar seni tasvire ediyor, yüzünü görmenin arzusunu hissediyorum içimde
24 Nisan, 27 Mayıs, 4 Temmuz ,9 Ağustos, 10 Ekim gibi nice tarihlerin döngüsünde gülüşünü görmenin isteğini duyuyorum içimde
Bir anı yaşıyorum gelip sana anlatmak istiyorum, ben o anıyı anlatırken yüzünün alacağı her ifadeyi görmenin arzusunu yaşıyorum içimde
Biten her günün bir kesitinde senin yanında günün telaşesinin dudaklarından dökülüşünü izlemek istiyorum
Yeni bir şey öğrenirken gözlerini odakladığın o nokta da zihninin karmaşasını yansıttığın yüzünde seni anlamanın isteğini duyuyorum içimde
Gülümserken sen, dudak kıvrımlarının yüzünde gidip de nerede duracağını kestirmenin olasılığını hesaplamak ve durduğu yerde noktayı koyar gibi öpücüğümü kondurmanın isteği var içimde
Gece serinliğinde yürürken seninle, önüne geçip yüzüne bakma arzusu gibi nice küçük daha farkına varmadığım, tam açıklayamadığım, açıklamakta yetersiz kaldığım birçoğunda da yetersiz kalacağım istek var içimde.
Beni anla, tüm bunlara koyduğum iradeyi yirmi üç yılımda hiçbir şeye koymamı gerektirmedi. Beni anla ki zamanında yaptığım hataların bu arzunun, bu iradenin yanında ne kadar küçük ne kadar ehemmiyetsiz olduğunu anla.
İçimde sana olan bu saf sevgiyi anla, bir de kulağına eğilip de sana minnettar oluşumu fısıldadığım o akşamı unutma.
Elif Özaydın
İZDİHAM