Bu deri pardösüyü al terzi ve onu ceket yap. Artan parçalarından bir çift deri eldiven istiyorum. Yetmezse pardösünün ceplerinde oyun biletleri ve konserve açacağı olacaktı onları da kullan.
Oyunlarına kanıyorum sanmayın
bir yetişme tarzı bendeki
ateş görüyor ve yürüyorum üstlerine
arkama taş ocaklar dokuma halılar alıyorum
korkuyorum
gölgemdeki iz canlanır
gövdemdeki yarayı döndürsem pencereme
Ne kadar eski boğazımdaki dostluk
ne kadar eski arkamda bıraktığım şehir
Senin minicik hücrelerinden koptu bu çağ
donuk keresteler dişli kasalar
hepsi çabucak sayıyor oysa parayı
Yetişemedim çağın gürültüsüne
yetişemedim ellerim buz taşır gibi
taşıdı makbuzları
Bu yandan umudum kara
Öbür yanda dev dev köçeklerle kovuldum
Annem bir secdede devirdi alnımdaki gökdelenleri
ne çabuk akıp geçti üzerimden
taşlarda sızım sızım çınlayan türküler
ne çağrıştırır bu uğultu
kalabalık şeytanı bekletmeye yeter mi
Bir tepeye çıkacak oldum
ve gördüm
reklam panolarına gerdiler İsa’yı
reklam panolarına
deniz kıyısındaydılar
çarmıhlar yosun tutar dendi
papa çarmıhsız olmaz
Her sönük yaşam
asasını dikkatle öpüyor sevgilim
ve yerinde ne toz ne tespih boncuğu
yaşamaksa işte başladım
ama yaşamamayı saklamak zaruri mi
salayım onu da
olamadığım kahraman olacağı varsa
Emirhan Kömürcü, Karabatak Dergisi
İZDİHAM