Emre Yılmaz, Seninle Yapmamız Gereken Evlilik
Güzel bir kadınmışsın,
çantanda bıçak taşıyacak kadar
Kadınmışsın,
bıçaklayacak kadar
Bana da kendini beğendirirsen
seni alırım
İmparatorluğun subayları
türkü dinlerken seni düşünürmüş
Bir tabaka tütünle bitermişsin
Asılınca komitacılar hürriyet ıslıklarına
Kuş ekmeği yolmaya giden şaireler
Yol boyu seni tutarlarmış akıllarında
Aşkın mahiri
Kasd-ı mahsusla katilim
Sevgilim benim
Senin olduğun şehirde ben
silahla dolaşırım
Hiçbir kesiğimi zayi etmez
Delileriyle şehrin kan kardeş olurum
Terlemem gerekirse gider terlerim
Biliyorum terleyeceğim
Çünkü gözelerden kurbağa akıyor
Aldanıp ilahicibaşı ile kırıştırmışsın çünkü
Yoldan çık diye iyice
Son sığındığın akrabanı da zehirletmiş sultan
Öyle derler
Ben sana koca olurum
Her gün ismi unutulmayacak birini öldürüyorlar
Tetikçilerin at koşturduğu bu şehirde
Gerdanın ne de gevrek
Haydutların seni ortalarına aldığı günler
Ta o günlerde vuruldum sana
Bir de namaz kılardım üstelik
Fabrika işgallerinden dönen işçiler de laf atardı sana
Mapustan kaçamayıp
pencere önüne pinekleyen mahkumlar da
Bensiz memelerinden süt akmaz
Sensiz ekmek götüreceğim bir evim olmaz
Bana varmazsan kumru hıçkırığından ölür dünya
Bir tek şair bile zikre gelmez
Hiçbir şarapçı “şarabı yenilendir” diye buyurmaz
hülyasındaki kadına
Belki de aynı şeyi konuşur bir ömür satıcılar
Kepenk indirir kibritçiler
Kalmaz sokaklarda ateşle ismini yazacak
Emre Yılmaz, Hece Dergisi 250, Ekim 2017
İZDİHAM
ikinci bir şair türkün doğuşu