Narnia Günlükleri
Lewis bir çocuk öyküsü yazabileceğini 1939 eylülünde düşünmüş ancak bu türdeki çalışmalarının ilki olan Aslan, Dolap ve Cadı, bundan yaklaşık on yıl sonra tamamlanabilmişti. Lewis’e bu konuda ilk esini II. Dünya Savaşı’nın başında Londra ve Alman bombardımanına karşı korunmasız olduğu düşünülen diğer şehirlerden tahliye edilen ve savaş sonuna kadar Killns’de misafir ettikleri çocuklar vermiştir. Evdeki eski bir gardroba ilgi gösteren çocuklardan biri, Lewis’e dolabın içine girip giremeyeceğini, dolabın arkasında bir şey olup olmadığını sormuştu. Küçük kızın bu isteği Lewis’in düş gücünü harekete geçirmişti.
Resimleri Birleştirmek
Lewis’in öyküleri yazma yöntemi, zihninde beliren resimleri bir araya getirmekti. Edebiyat Derneği’nde verdiği bir konferansta belirttiği gibi, “Yaşadığım süreç, konuşmak veya inşa etmekten çok kuş gözlemek gibi. Resimler görüyorum. Kuşlardan bazıları, onları birlikte bir grup haline sokan ortak özelliklere, neredeyse ortak bir kokuya sahip. Bir araya gelene kadar sessiz olun ve onları izleyin. Eğer çok şanslıysanız, (ben asla bu kadar şanslı olmadım) öylesine uyumlu biçimde bir araya gelecekler ki, buradan, fazladan bir şey yapmanıza gerek kalmadan bütünlüklü bir hikaye elde edeceksiniz. Fakat çoğunlukla, (benim için hep öyle oldu) boşluklar vardır. O zaman, sonunda kimi bilinçli uydurmalar yapmak zorunda kalıyorsunuz.”
“Aslan” Ortaya Çıkınca
Aklında, 16 yaşından beri, karlı bir ormanda elinde paketlerle birlikte bir şemsiye taşıyan bir faun (eski Romalılarda insan vücutlu, keçi boynuzlu ve keçi ayaklı orman ve tarla tanrısı) görüntüsü vardır. Diğer resimler savaş yılları boyunca oluşmuştu. 1948’de, boşlukları doldurmaya ve onları bir öykü haline dönüştürmeye koyuldu. Ayrıca öğrencisi ve arkadaşı Peter Green’in heyecanla okuduğu ve ayrıntılı olarak eleştirdiği “The Wood That Time Forgot” adlı öyküsünden Aslan, Dolap ve Cadı’yla kattığı kimi unsurlar aldı. Kitabın önemli bir parçasını yazdıktan sonra Aslan fikrine ulaşmıştı. Lewis, o dönemlerde sık sık aslanların ortaya çıktığı rüyalar görüyordu. Öyküyü bir araya getiren Aslan oldu: Lewis, Aslan’la birlikte diğer altı öyküyü de toparladı.
Tolkien’in Muhalefeti
Lewis, 1948 yılbaşı tatilinin sonunda büyük oranda tamamlanan öyküyü iki ay sonra Tolkien’e okudu. Tolkien, kitabının neredeyse beş para etmez, birbiriyle ilgisiz mitolojilerden oluşan bir karmaşa olduğunu düşündüğünü söylediğinde, Lewis yaralanmış, şaşırmış ve cesareti kırılmıştı. Tolkien’e göre Aslan, faunlar, Beyaz Cadı, Noel Baba, periler ile Bay ve Bayan Kunduz, tam olarak farklı mitolojik ve düşsel kökenlere sahip kişiliklerde. Tolkien tüm bunları Narnia adlı tek bir hayali ülkede bir araya getirmenin korkunç bir hata olduğunu düşünüyordu. Lewis, bunların gerçek hayatta, zihinlerimizde hep birlikte var olduklarını söyledi. Tolkien “Benimkinde değil, ya da en azından aynı zamanda değil,” diye cevapladı.
Kıskançlık mı?
Tolkien görüşünü asla değiştirmedi. Lewis’in çocukluğunda okuduğu ve sonra bırakmaya çalıştığı çocuk kitaplarındaki çeşitli mitolojilere ait figürleri birleştirmesinden nefret ediyordu. Ayrıca bunların özensizce ve çalakalem yazıldığını düşünüyordu. Tolkien’in tavrı, Lewis’in kendisininkine göre daha hızlı olan yazma yöntemini kıskandığından kuşkulanılabilecek kadar sertti. O kadar ki, Tolkien’in yargılarına büyük değer veren Lewis, eğer övgü aldığı arkadaşları olmasaydı, kitabı asla yayımlamayabilirdi.
Tek Başına Asla
Yayıncısı Geoffrey Bles, kitabın satacağından kuşkuluydu ve kitabın hem Lewis’in ününe hem de diğer kitapların satışlarına olumsuz yönde etki etmesinden korkuyordu. Bles, eğer kitabı mutlaka yayımlayacaklarsa bunun bir çocuk kitapları serisinin ilki olmasını önermişti.
Lewis, bunun üzerine hemen Narnia’nın kökenleri ve ülkenin sınırındaki elektrik direğinin nereden geldiği üzerine ikinci bir kitaba başladı. Temayı özgün başlık tanımlıyordu: “Drawn into Narnia.” Yazım hızlıydı. Kitap 1949’un sonlarına doğru bitti ve nihayet Prens Caspian adıyla yayımlandı.
Titiz Lewis
Lewis öykülerini önce kendi resimlemeyi düşünmüştü. Daha sonra, bu yeteneğe sahip olsa da buna ayıracak zamanı olmadığına karar verdi. Tolkien, bu iş için Pauline Baynes’i önermişti. Genç illüstratör Tolkien’in yeni yayımlanan “Farmer Giles of Ham” adlı kitabının çizimlerini, resimlerini ve diğer süslemelerini yapmıştı. Lewis kızım zekasını ve düşgücünü beğenmişti, fakat daha gerçekçi bir biçim yakalayıp yakalamayacağını merak ediyordu.Örnek çizimler geldikten sonra Baynes’i Magdalen College’da yemeğe devam etti. Baynes’in onun düş gücünü resimlemek için duyduğu şevk Lewis’i sevindirmişti. Ancak Lewis’i tatmin etmek zordu: Baynes’in çizdiği sıkıcı, ifadesiz çocuk yüzlerinden nefret etmişti. Kızın Prens Caspian için yaptığı kimi çizimleri, özellikle tam sayfa olanları beğenmişti. Fakat hiçbir zaman tam anlamıyla tatmin olmadı. Baynes’in en önemli zayıflığı hayvan çizimlerindeydi: “Kız aslanları çizemiyor. Fakat o kadar iyi, hoş ve hassas ki bunu ona anlatamıyorum.
Günlüklerin İzinde
1950 sonbaharında yayımlanan Aslan, Dolap ve Cadı’yı birer yıl aralıklarla diğeri izledi. Şafak Yıldızının Yolculuğu, 1950 şubat ayı sonuna kadar iki ayda yazılmıştı; özgün adı “Narnia and the North” olan At ve Çocuk ise aynı yılın haziran ayı sonunda tamamlandı. Lewis, özgün adının “The Wild Waste Lands” olmasının planladığı Gümüş Sandalye’ye 1951 yılı başında başlamış ve 1951 mart ayının başlarında bitirmişti. Büyücünün Yeğeni ve Son Savaş’ı ise diğerlerine göre daha ağır bir tempoyla yazmıştı.
Kulakla Yazmak
Lewis, toplumun her kesiminden radyo konuşmalarını dinleyen ya da kitaplarını okuyan insanlarla mektuplaşıyordu. Narnia Günlükleri’nin yayımlanmasından sonra, mektuplaştığı insanların arasına çocuklar da katıldı. Lewis 1959’da yazma üzerine tavsiyelerini isteyen bir Amerikalı kız öğrenciye şu mektubu yazmıştı:
1.Radyoyu kapat.
2.Okuyabileceğin bütün yararlı kitapları oku ve hemen hemen tüm dergilerden uzak dur.
3.Daima kulağınla yaz ve oku. Yazdığın her cümleyi sanki sana yüksek sesle okunuyormuş ya da söyleniyormuş gibi dinlemelisin.
4.Yazdıkların gerçek şeyler de düşsel şeyler de olsa seni ilgilendiren şeyler hakkında yaz (yalnızca yazmaya ilgi duyuyor ama yazacağın konuya ilgi duymuyorsan o konu hakkında yazacak hiçbir şeyin olmayacağı için bunun asla bir yazar olamayacağın anlamına geldiğini aklından çıkarma).
5.Açık olmak için büyük çaba harca. Sen işe ne anlatmaya çalıştığını bilerek başlamana rağmen, okurun bunu bilmediğini ve kötü seçilmiş tek bir sözcüğün bile okuru tümüyle yanlış anlamaya sürükleyeceğini aklında tut. Bir hikayede, okuyucuya bilmeye ihtiyaç duyduğu bir şey anlatmadığını unutuvermek son derece kolaydır -tüm resim senin zihninde o kadar basittir ki, onunkinde böyle olmadığını aklından çıkarıverirsin.
6.Başlayıp yarıda bıraktığın küçük bir işi (çok kötü olmadıkça) kenara atma. Bir çekmecede sakla. En iyi işlerimin, ya da benim en iyi olduklarını düşündüklerimin çoğu, başlanıp yarı da bırakılmış işlerin yeniden yazılmış olanlarıdır.
7.Daktilo kullanma. Gürültü eğitim yılları boyunca gerekecek ritim duygusunu yok edecektir.
8.Kullandığın her sözcüğün anlamından (ya da anlamlarından) emin ol.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Aperitif Kitaplar/4
“İZDİHAM