Beni bu odaya kapatmışlar Salih
Üzgünüm, seni kapı aralığına, ipteki bir mandala
Ben belki ayazda kalmış bir coğrafya dersiyimdir
Yeri yakasından tutup göğe fırlatmışlardır belki
Doğu ekspresi elleri cebinde uyuklayan bir çocuktur bilirsin
97 yazında nereyi vuracağını şaşırmıştı sanki gurbet
Dikimevi’ne sapınca ağzımızı büyük bıçaklarla dikmiştik
Rahatımız kaçmıştı çünkü kalbin kalbe pusu atmasından
Hokka diye etimize batırmıştık elimizde kalan fişekleri
Sonra bir dağı buruşturur gibi bakmıştık kalın ciltli kitaplara
Kâğıt yere serilirse gürültü koparmış şiirden
Laf işte, sabahtan akşama kadar insanı dolandıran!
Raydaki tren, trendeki adam, adamın belindeki öfke
Usulca toplamıştık ağaçla mürekkebin arasında yatan harfleri
Üzgünlük, seni severim bilirsin
Bizim evin balkonunda çay içmişliğin bile var senin
Şimdi de bana, yalnız tavşanlar mı küser dağına
Bana ömrün gönlünü alacak sözü getir
Engin Özmen
İzdiham