Moreviler Kaknüs Yayınları’ndan çıktı.
“Doğu-Batı Sentezinde Bir Paşa-Şeyh-Maarif Ailesi” üst başlığıyla, Murat Özer’in kaleme aldığı Morevîler adlı kitap, Kaknüs Yayınları tarafından okura sunuldu. Kitapta, 17. Yüzyıldan 21. Yüzyıla kadar yaşamlarını sürdürmüş ve halen sürdürmekte olan bir ailenin, dolayısıyla köklü bir geçmişin izi sürülüyor, Morevîler’in geçmişten bugüne taşıdığı değerler anlatılıyor.
Kitap, “Her şeyin hikâyesinde meselenin ruhu da gizlidir” gerçeğiyle başlıyor. Ve buradan çıkışla, kitabın tamamlanma sürecine yapılan değinide, eserin tasavvuf ve sanat tarihi bakımından ilgi çekiciliğine vurgu yapılıyor. Yine, modernlik- gelenekçilik esaslarından yola çıkarak kurulan denge politikası kitabın başında okura, anlatılacak ailenin duruşu hakkında fikir veriyor.
Malatya, İstanbul, Mora
Morevîler’i tanımaya başlarken önümüze açılan ilk kapının eşiğindeki hakikat, aileyi farklı kılan duruşu içeriyor: “Modern bir Şarkî” duruş. Modernlikle gelenek arasındaki denge, aynı zamanda aileyi tanımaya başlarken ele alınacak en önemli husus olarak karşımızda duruyor. Ailenin hikayesi, 1650 yılında Yahya Şerafeddîn Efendi ile Malatya’da başlıyor. Cerrâhîlik tarikatının en önemli zatlarından olan Yahya Efendi, tasavvufi kişiliği ve ahlak fazileti ile öne çıkıyor.
Yahya Efendi genç yaşta İstanbul’a gelir bir müddet eğitim gördükten sonra Malatya’ya döner. Yazarın belirttiği üzere, kaynaklarda rastlanmayan bir olay gerçekleşir ve Yahya Efendi, Mora’ya gider. Bu, Mora’ya ilk gidişidir ancak son olmayacaktır. Mora’da, Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerinin halifesi Emrullah Celvetî’nin oğlu Morevî Hamid Efendi ile tanışır. O dönemde, Mora Osmanlı’nın kırk yıl önceki fethiyle manevi fetih çalışmaları devam etmektedir. Tarikat büyükleri buraya halifeler yollamaktadırlar ve bu halifelerden biri olan Hâmid Efendi’nin kızı Emine Hatun ile evlenir. Bu evlilik neticesinde Celvetîlere damat oluşu ve öncesinde İstanbul’da aldığı eğitim ile önce saray hocalığına, ardından “İmam-ı Hazret-i Şehriyârilik” makamına yani saray imamlığına layık görülmüştür
Yahya Şerâfeddîn Efendi’nin tasavvuf yoluna girişi, Hz. Pîr Nûreddîn El-Cerrâhî vasıtasıyla olur. Dönem Sultanı III. Ahmed’in gördüğü bir rüyada, Hz. Peygamber, Karagümrük’teki konağın alınmasını emreder. Bu rüyanın etkisiyle bir sonraki gün padişah ferman buyurarak saray imamını görevlendirir. Bu vesileyle Yahya Şerâfeddîn Efendi, ilk kez Nûreddîn Cerrâhî Hazretlerini ziyaret eder.
Bu ziyaretin neticesinde gerçekleşen mucizevi olayın etkisiyle sarsılan Yahya Şerâfeddîn Efendi, hemen oracıkta Hazrete intisap eder ve saray görevinden affını ister. İsteği kabul edilince de tekkeye dönerek halvete çekilir. Bundan sonrasında, şeyhinin beraberinde bir derviş olarak yeni tekkelerin açılışında hazır bulunur. Çok geçmeden ortaya çıkan Mora isyanını bastırmak üzere görevlendirilen ordunun başında ‘ordu şeyhi’ olarak bulunur. Çok geçmeden Mora fethedilir ve Yahya Şerâfeddîn Efendi, bu kez bir Cerrâhî halifesi olarak Mora’ya girmiş olur. Ömrünün kırk beş senesini burada hizmetle geçiren Şerâfeddîn Efendinin unvanı artık “Morevî”dir!
Anlatımın devamında, tasavvufun toplum içerisindeki rolünün, kimlikler üzerinden incelenişine şahit oluruz. İçerdiği tüm belge, alıntı ve fotoğraflar, çıkılan bu yolculuğun gerçekliğine vurulmuş birer damga olarak, kitap boyunca okura sunuluyor. Moreviler, tavvufî izlekleri takip ederek geleneği modernizme ulaştıran çabayı en yalın biçimde aktaran önemli bir çalışma.
Esra Özdemir Demirci
İzdiham