10 Mart 2016
Eşref Kalender, Türk Sinema Tarihi ve Tarihçiliğine Mühim Bir Katkı
2014 yılı, 100. yılı olması dolayısıyla, Türk sinema hayatı ve tarihi açısından verimli bir yıldı. Sempozyum, panel, sergi vb. etkinliklerde görülen canlanma, matbuat dünyasında da kendini hissettirdi, konuya dair müstakil dergi sayıları, albümler yayınlandı. Kuşkusuz bu çalışmalar arasında Türk sinema hayatının Osmanlı serüvenine ve Türk sinemasının Osmanlı harfli kaynaklarını ihtiva eden, Ali Özuyar imzasıyla Küre Yayınları’ndan çıkan Sessiz Dönem Türk Sinema Antolojisi (1895-1928) başlıklı antoloji çalışması, Türk sinema araştırmalarının en boş alanlarından birisine dair önemli çalışmalardan birisi olarak tebarüz etmektedir.
Sinemanın Osmanlı’ya girişinden itibaren harf inkılâbının yapıldığı 1928 yılına kadar olan dönemde, Servet-i Fünun’dan Büyük Gazete’ye, Sebilürreşat’tan İctihâd’a, Gürbüz Türk Çocuğu’ndan Kadın Yazıları’na kadar 37 süreli yayının taranmasıyla derlenen ve latinize edilen 42 yazıya kronolojik olarak yer veren kitabın sonunda, söz konusu taramalarda elde edilen, ancak kitapta yer verilmeyen 92 künyelik bir sinema yazıları bibliyografyası bulunmaktadır.
Türk sinemacılığının ilk 30 yılına dair kronolojik bir seyir imkânı vermesi bakımından önemli bir yeri dolduran kitap, bunun yanı sıra; Osmanlı’da/Türkiye’de sinemanın nasıl algılandığı, bu algının zaman içerisinde nasıl değiştiği, Türkiye’de sinemanın gelişmesinde hangi saiklerin ve kurumların rol oynadığı, sinema tartışmalarının hangi bağlamlarda şekillendiği, teknoloji ile tanışan bir toplumun nasıl bir gelecek projeksiyonuna sahip olduğu vb. soruların cevaplarını içermesi bakımından oldukça verimli metinleri içerdiği söylenebilir.
Osmanlı/Cumhuriyet modernleşme çaba ve tartışmalarının hararetli olduğu bir zaman diliminde sinema üzerine yazılanları derleyen kitabın ortaya koyduğu resme baktığımızda, sinema meselesinin de bu çerçevenin dışında kalmadığı açık bir şekilde gözükmektedir. Buradan hareketle; Osmanlı tecrübesinde sinemanın daha ziyade maarif politikaları bağlamında değerlendirildiği, daha vasıflı bir eğitimin ve dolayısıyla daha vasıflı insan unsuruna sahip olmanın bir aracı olarak telakki edildiğini söyleyebiliriz. Ancak sinemanın, özellikle I. Dünya Savaşı yıllarında Avrupa devletlerindeki kullanım şeklinin de etkisi ile propaganda merkezli bir seyir takip ettiğini ve bu vasfını Cumhuriyet’in ilk yıllarında da sürdürdüğü görülmektedir. Öte yandan, antolojide görüleceği vechile, özellikle yirmili yıllardan itibaren sinemanın sektörel problemleri, sinema karşısında tiyatronun durumunun ne olacağı ve özellikle ve toplumsal ahlâka müsbet/menfi etkileri de tartışılmaya başlanmış, bu konular etrafında çeşitli polemikler yaşanmıştır.
Sessiz Dönem Türk Sinema Antolojisi (1895-1928); yukarıda zikredilen sorular ve zikredilen kısmî tesbitlerde de vurgulandığı gibi bir yandan sinemanın sanat olma sürecini yansıtırken diğer yandan sinema ve sinema tarihi meselesinin kendisinden ibaret olmayan, Osmanlı/Cumhuriyet modernleşmesinin merkezinde filizlenen bir husus olarak ele alınması gerektiğinin altını kalın bir şekilde çizmektedir. Bu yönüyle kitap, Türk sinema /Türk sinema tarihi araştırmalarının disiplinler arası bakış açılarıyla çok boyutlu olarak yapılması gerektiğine dair kuvvetli bir çağrı niteliğinde.
Metin Neşrine Dair
Sessiz Dönem Türk Sinema Antolojisi (1895-1928)’nin, Osmanlı/Cumhuriyet modernleşmesine ve sinema tarihine dair içerdiği önemli metinlere rağmen, önemi ile mütenasib olmayan bir dikkatle hazırlandığı görülüyor. Osmanlıca pek çok kelimenin okunması ve dizilmesinde yapılan oldukça fazla hata aynı zamanda kitabın en problemli, izahı güç ve hüsn-i tevile imkân vermeyen boyutunu teşkil etmekte. Kitabın eksikli olarak telakki edilecek diğer bir boyutu ise benzer literatürün yokluğu ve sahanın görece bîgane kalınan bir vechesi olması hasebiyle, notlandırılarak zenginleştirilmemiş olması. Müteakip baskılarda bu eksikliklerin giderilmesi ümidiyle…
Eşref Kalender, Kaynak: tsa.org.tr
İZDİHAM