25 Temmuz 2024

Faruk Sarıkavak, Üç Noktanın Bitiremediği Cümleler

ile izdihamdergi

Çıldırmanın verdiği özgüvenle yürünen yolların can yakan gürültüsündeki hissizlikten. Patikaların telaşlı nefes alışverişiyle insanın içine doğan irkilme duygusunun kararttığı gözleri. 

Hangi dağda kurdun öldüğünün merakının gideremediği bekleyişin şaşkınlığının donukluğu. 

Ölmeden önce yapılacaklar listesinin son maddesinin de yapılmasının ardından gelen, artık ölümün yanıbaşında oluşunun gerçeği. 

Kahrol deyince bile kahrolmayan bazı şeylerin öfkesi. 

Namazı bitirirken, İngiltere trafiğinin alışkanlığı olarak önce sağa sonra sola ve sonra tekrar sağa selam vermenin utangaçlığı. 

Uykunun mahmurluğuyla kapının arkasında asılmış kıyafetin cin mi yoksa peri mi olduğu korkusu. 

Kemer takarken önceki deliğin üstünden bir delik daha geçmenin, yapılan diyetle değil de ülke ekonomisiyle paralel oluşunun acısı. 

Haber bültenlerinde tüm vahşi gerçeklerin ve tüm siyasi yalanların, nesli tükenmekte olan bir pandanın yavrusunun olmasından daha fazla ilgi görmesi. 

Yalancıların ifşa olmaması için Edison’un ampulü icat etmiş olması düşüncesi. 

Şairden mülhem, ıslık çalmakla boşluğu öpmenin aynı şeymiş gibi algılanması. 

Paraya sıkışmanın araya sıkışmakla sonuçlanması. 

Torpilin; gerçeğiyle mecazıyla, eninde sonunda patlayan bir şey olması ve sadece kendine değil, çevresine de zarar vermesi. 

Akademik kariyer basamaklarını yükselmek için ilk şartın yüksek lisans yapması gerektiğini düşünen birinin “yükseklik” korkusu olmasının, aslında “alçaklık” korkusu olmasından daha iyi olması. 

İyi bir duvar ustasının, sıradan bir üniversite mezunu gençten daha fazla kazanmasının sorgulanması ama o gencin tüm çözümü yalnızca diploma sahibi olmakla halledebileceğini sanması. 

Ülkesini iyi günlerinde savunan, kötü günlerinde terk edip yalnız bırakan birinin gurbet kavramıyla yüzleştiğindeki pişmanlığı. 

Alzheimer hastasının balığı, yakılmış sigaranın kelebeği kıskanması. 

Gözlerinden süzülen birkaç damlanın atasözüyle neticelenecek olmasının üzüntüsüyle, tüm TDK kurallarının karşı gelmenin anayasada bir yerinin olup olmadığı şüphesi. 

Ve tüm bunların ardından metinlerde üç noktaya yer vermeyen bir dergiye, üç noktayla bitmesi gereken cümlelerle dolu bir yazı gönderme çaresizliği. 

Hepiniz çıkın aklımdan!