Radyodan anons geçiyor: Bugün saat 13.00 ila 14.00 arası tüm vatandaşlarımızın bu melunların halline icabeti elzemdir. Her vatandaşımız, bu melun sineklerin tasallutundan kurtulmamız için en az 10 tanesini öldürmelidir.
Şuraya bak, aşiret gibi… Hangi birini halledeceğim ki? Hem bu vazife niye benim uhdemde olsun ki? Bunu yapması gereken devlet değil mi?
Aleykümselam Neriman Abla. Ne kadar? Bu kadın haftada iki kere bu kadar şekeri n’apıyor acaba? Madem kullanıyorsun be kadın toptan alsana ikide bir gelip iş çıkartıyorsun bana. Acaba beni mi görmeye geliyor? Yok be ne alakası var. Hem abla diyoruz o kadar tövbe tövbe. Duydum abla duydum. Ama benim işim olmaz uğraşamam yani. Devlet halletsin. O kadar amiri, memuru var; o kadar vergi veriyoruz. Bir de onların işini de mi biz yapacağız? Buyur… Başka isteğin var mı? Peki abiye selamlar.
Tüh be sigara küllenmiş. Ulan vakit kaybının yanında bir de zarar veriyorsun be kadın. Bırakamadık gitti şu mereti. Her sabah öksürük, balgam, lanet olasıca. Ama ne yapayım? Seviyorum şerefsizi. Hem bu da olmasa çekilmez onca sıkıntı, buhran. Bırakırız bir gün inşallah.
Gel bakalım gazoz şişesi. Gofret, gazoz, iki ekmek, sigara, bir de üç mum. Deftere mi yine? Hasbinallah. Ulan hacıbaba tekkesi sanki! Yaz tahtaya al haftaya. Haftaya alsak yine şükür. Babana hürmetlerimi ilet! Hesap kabardı, bir ara uğrasın. Küstürmemek de lazım. Şimdi gider babasına ters bir şey söyler, sonra papaz oluruz kaç yıllık esnafız şurada neticede.
Ulan neydi o karı öyle be! E be oğlum sen de damdan düşer gibi pat diye… Hiç adap erkân bilmiyorsun, azıcık kibar olsana mal. Yok be ne alakası var, sanki… İnsanın kanına dokunuyor böyle olunca. Neymiş benimle ne işi olurmuş? Tabii cukkası sağlam ama hödük olsa da fark etmez lazım değil mi sana? Neyim var lan benim? Elim ayağım düzgün, e işimiz gücümüz de var şükür. Ele güne muhtaç etmeyiz evelallah. Neyse, o sana yaramazdı zaten oğlum. Ne o öyle işveli mişveli? El âlem ne derdi? Hem… Tövbe, aman aman. İyi oldu iyi… Her şerde bir hayır vardır.
Hah bir sen eksiktin. Ooo Kasap Nuri hoş geldin gel n’aber, nasılsın? Şu herifin sohbeti de hiç çekilmiyor ama ne yapayım başka da kimse yok ki iki beşlik bozacak. Bu da olmasa akşama kadar sıkıntıdan patlayacağız. Sorma, duydum, hem de 10 tane diyorlar en az. Her yeri sarmışlar. Vali, belediye başkanı ve İl Sağlık Müdürü falan bizzat kendileri de olacakmış mücadelede. Sen yapacaksın zoraki Nuri. Senin kayınço belediyede odacı. El mahkûm yoksa… Hem senin etler onlar için cennet. İşlerin kesilir bir de. Müşteri ne dükkâna girer, ne et alır. Benim tuzum kuru. Neden kuruymuş tuzum? Ben de rahatsızım. Ama bu benim görevim mi ya? Sıcak da iyice bastırdı. Esmiyor mübarek. Şöyle soğuk su kenarında ayağını sokacaksın şimdi suya, elinde bira, sigara ağzında, bir türkü tutturacaksın. Hafif çakırlaşınca da ağacın gölgesine serilivereceksin ohh be. Sen tavlayı al, geç dışarı. Ben geliyorum hemen. Şu peynirlerle yoğurdun üstünü kapatayım sebil olmasın sermaye. Çay? Osman bize iki çay abisinin güzeli. Güzel çocuk şu Osman. Kafası pek basmıyor ama ekmeğinin peşinde, etliye sütlüye karışmıyor garibim. Ablası da çok şuh kadın ha. Entariyle bir geçişi yok mu Osman’a uğrayıp. Alacaksın bunu… Tövbe tövbe. Ezan vakti. Aziz Allah… Salla bakalım satırcı. Öyle atılmaz zar, bak şu bileğe. Hoopp… Mars’a yolculuk başlıyor. Ulan baba ulan baba. Şu hâlime bak. Okutmadın da iyi bok yedin. Neymiş hazır dükkân varken ne yapacakmışım okuyup. Şimdi ne yapıyoruz? Bir kilo un, iki sabun, yarım kilo bisküvi… Hayata bak paşalar gibi değil mi? Bir de kasapla tavla. Yavaş Osman! Yakma Nuri abini, zaten yandı garip. Sen beni ne zaman yendin de şimdi yeneceksin ulan zerzevat. Sen satır tutmayı bilirsin zar değil. Hadi bakalım vaktin geldi, git sen dükkâna da kutsi görevini yerine getir kayınço laf etmesin. Enayi seni. Hah kapat kapıyı da bravo oğlum Nuri. Sen ölene kadar mahkûmsun arkadaş. Kızı alırken iyiydi değil mi? Yağlı kapı diye halay çekiyordun. Evlerden kiralar var, kayınçoyla da boş dükkâna ortak bir kasap açtık mı tamamdır. Aha şimdi böyle kasaplık koyun gibi melül melül gidersin işte.
Buyrun beyim hoş geldiniz. Tabii hemen. Yok zam gelmedi daha Bafra ile Samsun’a. Başka bir emriniz var mı? Lokum mu? En iyisidir. Gül lokumu. Bir kilo yeter mi? Yeni misiniz buralarda? Cevap da vermiyor şuna bak puşt. Adınız neydi efendim? Hani tanımak, isminizle hitap etmek babında. Aa babamın adı da Nevzat. Çok memnun oldum. Benim ki de… Kim acaba bu? Kalantor bir tip. Çok mu laubali davrandım acaba? Adam gevşek bellemesin ilkten beni. Yok ya esnafız işte! Nasıl konuşacağız ki? O da biliyordur değil mi esnaf ağzını? Takım pahalı demek ki cukka sağlam. Memnun kalsın. Hem yarın öbür gün işimiz düşerse rica ederiz hem yağlı müşteridir böylesi severse ihya eder. Hadi bakalım inşallah. Hayırlı günler efendim yine bekleriz. Sağ olun. Yürüyüşe bak. Ah be okuyacaktım, şöyle bir şeyler olacaktım ki o zaman görecektin sen beni. Şu halime bak. Tüü. Osman’ın oraya oturdu Allah Allah. Esnafı tanımaya çalışıyor herhalde. Osman! Nevzat Beyefendi’ye en okkalısından bir kahve yap abim. Benden. Yok, efendim estağfurullah olur mu? Hoş geldiniz kabilinden. Buranın esnafı iyidir. Dürüst, yardımsever, misafirperverdir, mahallelinin abisi, ablasıdır bir nevi. İyi dedim ama ha. Gözüne girmek gerek. Hem yalaka sanmasın hani herkese yapıyoruz sana mahsus değil gibisinden. Ha onlar mı? Radyoda anons geçiyorlar sabahtır. Her vatandaşın vazifesiymiş. Saat 13 ila 14 arası en az 10 adet halletmek. Benim dükkânda mı? Var efendim olmaz mı? Ama ben karışmam öyle işlere. Hem Kasap’a dedim, bizim Nuri’ye. Bu iş devletin vazifesi. O kadar amiri, memuru, bilmem nesi var. Dünya kadar vergi veriyoruz, bir de onların işlerini biz mi yapacağız? Herkes kendi işini yapsın efendim. Ben onlara gelin, şurada iki saat durun şeker tartın, peynir kesin diyor muyum değil mi ya? Kaşları mı çatıldı? Yok ya sıcaktan, sıcaktan. Adam n’apsın? Pot mu kırdık acaba? Yoksa. Yok ya yok yok. İşi gücü yok mahalledeki esnafı teftiş. Koskoca devlet. Kalktı gidiyor. Bakmadı arkasına. Baksa kesin ters bir şeyler var derdim ama.
Saat iki olmuş. Bitti mi Nuri mücadele? Aferin, kurtardın mı memleketi? Şu kahve borcunu öde bakalım gel de. Öyle araya kaynatmak yok. Kaç tanenin canını aldın bakalım vatandaş Nuri. Ulan kayınçon olmasa ah ah.48 ha. Hay maşallah. Kutuya mı koydun? Neden lan? Manyak mısın turşusunu kuracaksın? Neee? Teftiş mi? Ceza! Tane başına 10 kuruş ödül mü vardı? Ulan lale niye başta söylemedin bunu? Hem 10 kuruş hem ceza! Yandım Allah, gitti paralar! En az 50-60 tane hallederdim ben. Bir karton sigara parası! Allah vere ceza yemesek. Yok ya nerden bilecekler? Osman! Yok o kimseye bir şey demez, hem saf çocuk karışmaz böyle şeylere. Onu sevdiğimi de bilir. Hem yüz yüze bakıyoruz şurada. Lan Nuri, yaktın beni. Gitti paralar. Kimseye bir şey deme bak yamulturum ağzını. Bak kayınçon odacı, ona falan sakın ha. Yemin et lan. Hah. Her şeyi üzerine yemin etti. Olmaz bir şey olmaz değil mi? Olmaz olmaz. Allah’ım sen koru yarabbim.10 kuruş ha tüh be. Ee şimdi halletsem, valla olur! Nuri, ben içeri giriyorum kimseye bir şey deme bak, yemin ettin valla külahları değişiriz. Kapıyı kapatayım da müşteri falanla uğraşmayayım şimdi. Gel lan buraya. Kaçma lan 10 kuruşum benim.
Bu-bu-buyrun… Belediyeden mi? Buyrun amirim. Vazifeye mi katılmamışım? Duymadım desem? Olmaz radyo açık hâlâ, anonslar geçiyor. Nasıl duymadın diyecek? Esnaf da mı söylemedi hem? Hah tamam… Yok amirim,, ben o saatler arası biraz rahatsızdım ondan şey edemediydim de şimdi başlamıştım. Yoksa devletimizin emrine riayet etmemek ne haddimize değil mi yani? Hem bu hepimizin en birinci vatandaşlık vazifesi. Yapmayın amirim! Valla bir daha olmaz. Hem dedim ya rahatsızdım. Kasap Nuri’ye sorun Çaycı Osman’a sorun. Rapor mu var. Müfettiş mi görmüş? Hem de sigara lok… Ah ulan baba! Ah ulan Nevzat! Gitti paracıklar! Yaktınız beni…
Fatih Maydan
İZDİHAM