Fatih Selvi, Katı V
Nehrin kenarındaki iri kütükte el ele tutuşmuş bir çift oturuyordu. Konuşmuyorlardı. Kadın uzaklara dalmıştı. Kafası tekdüze göğün ötesini merak eder gibi hafifçe yukarı kalkıktı. Yumuşak rüzgâr dalgalı saçlarını yüzünde, gözlerinde gezdirirken o kıpırtısızlığını bozmuyordu. Adam başını sık sık kadının yüzüne çeviriyor, meramını anlatmanın yolunu kadının yüzünde bulmak istiyordu sanki. Bir çözüm aşamasında mıydılar, iki kişilik bir savaştan ağır yaralı mı kurtulmuşlardı, belirsizdi. Belki de korkunç bir vedaya hazırlanıyorlardı.
Kadın tatsız bir haber almışçasına aniden ayaklandı. Elini adamın elinde unuttuğundan kolu çekilmiş gibi sendeledi, az daha düşecekti. Adamın yüzünü bir dehşet ifadesi kapladı. Toparlanan kadın arkasına döner dönmez gülümseyince adam da kırık bir gülümsemeyle ayağa kalktı. Yürüdüler. Yağmurda silkelenen güvercinler kadar hafiflemiş görünüyorlardı. Arkadan katı bir v’ye benzeyen kolları onlar ilerledikçe göğe yükselen bir kuşun kanatlarına benzedi. Kuş bir ara havalanarak ters döndü; önce adamın, sonra kadının dudaklarına kondu. Şimdi nehre paralel şekilde, nehrin akış yönünün tersine doğru uzaklaşıyorlardı. Bu manzaranın eksik parçasını havanın belleğine kazıya kazıya anbean küçüldüler, ellerini ayırmadan sonunda gözden kayboldular.
İZDİHAM