18 Ağustos 2024

Fatih Selvi, Metinlerarasında Yirmi Bin Fersah

ile izdihamdergi

Metinlerarasılık ne ola ki?

Metinlerarasılık, bir metinden faydalanılarak yeni bir metin üretme metodudur. Alıntı, epigraf, parodi, anıştırma gönderme türünden çeşitli biçimleri var. Postmodern bir edebi teknik olarak bilinse de epigrafın, alıntının ilk kullanıldığı kadim (!) zamanlardan beri aramızda aslında.

Metinlerarasılık eski eserleri işleyip alaşımlara ulaşırken genelde okuması eğlenceli, uçuk kaçık metinler ortaya çıkar. Mizah ve ironi yoğun olarak kullanılır. Metinlerarası eserler doğurgandır, sürprizlidir. Maceraperest okura hitap ederler. Bir tür hesaplaşma, denklem çözme havaları sayesinde merak uyandırırlar. 

1950’lerde Fransa’da ortaya çıkan, deneysel işlere bayılan “Yeni Romancılar” metinlerarasılığı bizzat icat etmeseler de güçlü bir postmodernist edebiyat öğesi olarak akımlarının merkezine çekti. Alıntı ve epigraf seviyesinden neredeyse tüm metnin zemininin bir başka metinle döşendiği seviyelere çıkıldı. 

Postmodernist yazarların, içinde bir tür kolaycılık ve boyun eğicilik barındıran, o sıkıcı mottosu “Yazılacak yeni bir şey kalmadı.” cümlesi önemli. Bu cümleyi metinlerarasılığı kalkan olarak kullanan Yeni Romancıların icat etmesi de manidar. Postmodern metinlerarasılık bu anahtar cümleden türüyor çünkü.

Bir metinlerarasılık örneği verelim:

 Şu meşhur böcekleşme hadisesinden sonra üzüntülerimi bildirmek için geçen gün Gregor Samsa’ya ev ziyaretine gittim. Hani bir parça yüzü gülsün diye yanıma çürük marul, bayat bisküvi türünden çer çöp aldım. Elimdekileri görür görmez üstüme yürürdü. Korkmadım ama midem kalktı. O ne biçin antenler, kıllı bacaklar kabuklu karındı. “Bana bak Oblomov. Bilirim iyi niyetli adamsın, hani başımıza bir iş geldi, sonsuza kadar böyle kalacakmışız gibi, bu ne münasebetsizlik yahu. Haydi, bas git evine. Şu kırmızı yeleğini de bir değiştir allasen, sünnetlik oğlanlara benziyorsun” dedi.

Metinlerarasılık neyi hedefler?

Herkesçe saygı gören bir eserin karakterlerinden birini alegorik anlamda kullanmayı (örnek: safkan bir ‘’Kezban’’ olan Emma Bovary’yi yazar kendi kitabındaki kezbanlık müessesesi için kullanabilir), metinlerarası bağ kurulacak büyük eserde işlenen bir konuyu zenginleştirmeyi, o esere bir açıdan karşı çıkmayı, o eserde bir boşluğa dikkat çekmeyi, o eserin keşfedilmemiş, üstünde durulmamış bir yönünü vurgulamayı, kendi metnini metni kullanılan yazarın paraleline konumlandırmayı, sinerji etkisi oluşturmayı, o yazarın üslubunu çeşitlendirilebileceğini göstermeyi hedefler.

Küçük çaplı yazarlar içinse, ustalardan referans alarak metnini sağlama almak, okura gösteriş yapmak, “ Ne çok okudum, ben bakın.” demeye getirmek için kullanılabilir. 

Metinlerarası riskler:

Metinlerarası parodi yazan yani bir başka metni alaya alan yazar, rakibini yok etmelidir. Yoksa komik duruma düşüp rezil olacaktır. Metinlerarası çalışan bir yazar parodi yapmıyorsa kendinden üstün saydığı bir yazarın metnini kullanır. Bu da yazarın kendi iddiasızlığını vurgulayabilir. Okurda ulu çınarın altında nefeslenen bir fırsatçı izlenimi bırakabilir. Metinlerarasılığı çaylak veya vasat yazarların kullanması bu şekilde algılanma açısından çok risklidir. Metinlerarasılığı bekleyen bir büyük risk de bağlanılan metne yazarın hâkim olmamasıdır. Eseri az da olsa yanlış anlaması net bir fiyasko anlamına gelecektir. Metinlerarası eserlerin bir diğer handikabı, okuru işlenen metni bilme zorunluluğuna itmesidir. Misal Suç ve Ceza’yı kullanarak metinlerarası bir roman yazıyoruz diyelim, bu kütük gibi roman iyi bilinmeden yeni yazdığımız romanı okurun her yönüyle kavraması epey zor olacaktır.

Metinlerarasılık ne denli ustaca kullanılırsa kullanılsın her halükarda, az da olsa okura yapaylık hissi verecektir. Metinlerarası metnin oynak yapısı bir başka usta tarafından döşenmiş yollarda yürüyen bir turistin mekânsal acziyetini, sığıntılığını hissettirir. 

Sonuç:

Özetle, postmodern edebiyatın gözde yazım metotlarından metinlerarasılık edebi avantajları ve dezavantajlarıyla zaman makinesinde gezinen bir serseri gibi aramızda uzun bir süre daha dolaşmaya devam edeceğe benziyor. Sırf moda diye heyecana, buldumculuğa gerek yok. Edebiyat bir sanat olarak bitmek bilmez arayışlarını sürdürüp yeni metotlar bulmaya, eski metotları yeniden yorumlamaya devam edecek elbet. Fakat iyi edebiyat metotlar üzerinden ama onların üstünde icra edilecek.

Metinlerarası yolculuğumuz burada sona ermiştir. Esenlikler efendim.

İZDİHAM DERGİ