Sonbahar kırıntıları doluyor göz kapaklarıma.
Dolu dolu oluyor gözlerimin sürmeleri.
Ayaklarımın altında sürünüyor tüm hüzünler…
Alt segmentlerde yaşayan kalp atışlarım,
Atılıyor huzur bulutlarına tekbirin şanıyla.
Kahverengi tonları süslerken caddeleri,
Ruhum bir kez daha boyanıyor tenine.
Ve ben boyanınca aşkın üç rengine,
Mazoşist bir aşık,
Miskin bir bedevi,
Münzevi bir sufi
Aslında, hastalıklı bir gülüm senin olmayınca.
Tacımı terk eyleyince parmaklarının kuşları,
Gülmeyi unuttu taç yapraklarım.
Ve, hapsoldum ıssız bir gecekondu semtine.
Camları inmiş harabeler.
Tozlar sarmış dört bir yanı.
Hele ki virane bedenler,
Mesken edinmiş, kırık-siyah çıkmaz sokakları.
Bir sonbahar gecesiydi işte,
Canlanıp gül gibi kokmam.
Korkularımı cebime sıkıştırıp,
Cesareti alnıma kazımam.
Kazıdıkça içimden çıkanları,
Şaşkınlığın resmiyle karşılamam.
Bana en saf gelişini karşılamam,
Biraz düşüncesiz, biraz da bencilce
Ama çokça merhametle,
Ve sonsuza merdiven dayayan sevgimle.
Karşıladım seccademdeki adamı,
Arşı titreten hıçkırıklı dualarımı
Evet,
Bir sonbahar gecesiydi.
Kırılan bez bebeğimin,
Aşk’ta nefes alması
Fatma Betül Sağlam
İZDİHAM